Geçtiğimiz Cuma günü “Parti Kurmak Moda Oldu” başlığıyla bir köşe yazmış ve Türkiye’de siyasi partilerin sayısının her geçen gün arttığını ifade etmiştim.
Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ni, Ali babaca’nın Deva Partisi’ni, Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) bir araya gelerek kurdukları Umut Partisi’ni ve Muharrem İnce’nin de yeni bir siyasi parti kurma hazırlığında olduğunu konu etmiştim.
Demokrasinin, adaletin, laikliğin büyük yara aldığı; işsizliğin, ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı günümüzde toplumumuzun siyasi anlayışları da elbette ki erozyona uğrayacaktı; uğrayacağına da tanık oluyoruz. Örneğin Öztürk Yılmaz’ın da parti kurması gibi. Adına Öztürk Yılmaz denilen zat, son aylarda havuz medyasına dahil olan bir kanalda sürekli bir şekilde yer bulurken, çıkıp da “Ben bir siyasi parti kurdum” demesinin izahı nasıl mümkün olabilir? Öztürk Yılmaz ve gibilerin kurduğu partinin Türk toplumuna vereceği bir şey olabilir mi?
Havuz medyasına dahil bir televizyon kanalının müdavimi olacaksın, sonra da orta yere çıkıp “Ben demokrasiyi yeniden tesis etmek için siyasi parti kurdum” diyeceksin. Bu kabul edilebilir bir davranış değildir!
* * *
İçinde bulunduğumuz haftanın Salı günü Umut Partisi Genel Başkanı sayın Abdulkadir Bozkurt beni aradı. İlk çırpıda serzenişte bulunacağını düşündüm. Umut Partisi Genel Başkanı Abdulkadir Bozkurt, gayet kibar bir dille saygı ve sevgilerini sunduktan sonra Umut Partisi’nin niçin kurulduğunu ve hedeflerinden söz etti. Emeklilikte Yaşa Takılanların oluşturdukları kitle ile yola çıktıklarını, yakın bir gelecekte de kitle partisi olacaklarını belirten Genel Başkan Abdulkadir Bozkurt, özetle şunları vurguladı:
“Türkiye’de işlerin iyi gitmediği çok açık bir şekilde görülüyor. Ülke iyi yönetilmediği için sağlıktan eğitime, adaletten işsizliğe kadar her şey erozyona uğramış vaziyette! Bizler, Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak en haklı sorunumuzu dahi ilgililere bir türlü anlatamadık. Bir ölçüde parti kurmaya mecbur bırakıldık. Şu anda 6 milyonluk dev bir aileyiz. Umut Partisi olarak bizim hedefimiz 6 milyon Emeklilikte Yaşa Takılanlarla birlikte ülkemize, yani 83 milyon Türk insanına katkı sağlayıp, demokrasiyi yeniden inşa etmek olacaktır. Bu bizim temel programımız ve temel hedefimiz olacaktır.”
Türkiye genelinde örgütlenme çalışmalarına büyük önem verdiklerini ve hızla il ve ilçe teşkilatlarını oluşturduklarını da sözlerine ekleyen Umut Partisi Genel Başkanı Abdulkadir Bozkurt, “Türkiye’de işlerin iyi gitmediği bir dönemi yaşıyoruz. Ancak buna rağmen umutsuz olmayalım. Gelecek, Umut Partisi’yle güzel olacak” dedi.
Güzel düşünen, toplumun menfaatlerini gözeten her kim olursa olsun O’na başarılar diliyorum. Ülkemizde eriyen demokrasiyi yeniden inşa edecek olanlara da “Yolunuz açık olsun” diyorum.
KÜÇÜK PADİŞAH
Yıllardan beri Türkiye’de iki padişah olduğunu, büyük padişahın Recep Tayyip Erdoğan, küçük padişahın da Burhanettin Kocamaz olduğunu yazıyordum. Günümüze baktığımızda büyük padişahın aynen yerinde durduğunu, küçük padişah olan Kocamaz’ın da belediye başkanlığı görevinin sona ermesinin ardından bir köşede durduğunu görüyoruz. Kocamaz’dan sonra Haluk Bozdoğan’ın küçük padişah rolünü kısa sürede elde ettiğine tanık oluyoruz!
Demokrat, şeffaf ve hatta devrimci söylemlerle Tarsus Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Bozdoğan’ın söylem ve davranışlarının günü kurtarma amacına yönelik olduğunu görüyoruz.
Bozdoğan, kısa sürede Kocamaz’dan boşalan küçük padişahlık görevine kavuşuverdi! Haluk Bozdoğan bu şekilde konuşmasa da tutum ve davranışları böyle söylüyor.
Örneğin 31 Mart 2019 günü yapılan seçimler sonucunda Tarsus Belediye Başkanlığı görevine getirilen Bozdoğan, bir anda sanki Tarsus’un tek hakimi hissiyatına kapılıverdi. Görmek bir yana, telefonla ulaşmak dahi mümkün olmuyor. Kendini Tarsus’un tek hakimi olarak gören Bozdoğan, 400 bin Tarsuslu’nun ortak değeri olan Tarsus İdmanyurdu’nu da tapulu malı olarak algıladı!
Aylardan beri kulüp çalışanları ve futbolcuları aç-sefil bırakılan, 11 futbolcusu Federasyon’a giderek kulübü şikayet eden bu güzide kulüp, boşa geçirilen aylardan sonra nihayet kongresini dün yapabildi. Küçük padişah efendimiz Bozdoğan’ın işaret ettiği kişilerden oluşan yönetimin Tarsus İdmanyurdu’nu taşıyabilmelerinin mümkün olup olmayacağını önümüzdeki süreçte hep birlikte göreceğiz.
Bugün transfer döneminin 14. günü. Henüz orta yerde hiçbir şey yok. Yok olanları var edin de Tarsuslu sporseverler derin bir nefes alabilsin.