Türkiye’de ekmeği bulamayan insanımızdan servetine servet katan kişilere kadar herkesi, toplumun tüm katmanlarını seçim heyecanı sardı. Tam 21 yıldır hatalı politikalar nedeniyle ezilen milyonlarca insanımız yeni bir yönetim anlayışını iş başına getirmek için beklerken, hükümete yakınlığıyla bilinen tüm eş ve dostlar ise mevcut düzenin devamı için dua ediyorlar.
İktidarın önde gidenleri ise hala toplumu ayrıştırma alışkanlıklarını sürdürüyorlar. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e her türlü hakareti koro halinde sürdürüyorlar. Yalan söylemeleri ise işin cabası. Nasıl olsa yalanın vergisi yok, sigortası yok.
Rakibinin hakaret ve yalan söylemlerine bakmadan yoluna devam eden Kılıçdaroğlu ise gittiği her yerde tarihi kalabalıklara konuşarak, seçimi kazanacağının işaretini veriyor. Miting çalışmalarına Ardahan’dan başlayan Kılıçdaroğlu daha sonra Kars’a geldi. Ardahan ve Kars’ta çok canlı mitingler yapan Kılıçdaroğlu ile İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu her iki kentten çok mutlu ayrıldılar. Daha sonra Uşak mitinginde inanılmaz bir kalabalıkla karşılaşan Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler daha sonra Burdur, Zonguldak, İzmir ve Manisa’da gövde gösterisi yaparak Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının morallerinin bozulmasına (!) sebep oldular. Kılıçdaroğlu bugün ise Mersin’de halkla bulaşacak.
Tam 21 yıldır hep aynı söylemleri duymaktan zehirlenen (!) Türk ulusu değişim yapacak olmakta kesin kararlı. Tehditler, hakaretler, küfürler olduğu yerde kalır. Halka rağmen hiç kimse bir şey yapamaz, çünkü gücü yetmez.
TEHDİT VE ÇİRKİN SÖZLER
AKP’nin önde gidenlerinden bazılarının 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerle ilgili söylediklerine baktığımızda yeri geldiğinde gülmemek, yeri geldiğinde sinirlenmemek mümkün değil.
Tam 21 yıldan beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm imkanlarına ve yağlı böreklerine (!) iyice alışmış olan iktidar mensupları, bu nimetlerin ellerinden gideceği ihtimali doğunca saldırıya başladılar.
Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında Millet İttifakı’nın adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun önde olduğunu gören, buna tahammül edemeyerek rakiplerine küfür, hakaret, gözdağı savurmaktan geri durmayan AKP’nin önde gidenleri son olarak 14 Mayıs’ta darbe yapacaklar, yok efendim seçimi Millet İttifakı kazanırsa Türk toplumu seçimi vermezmiş gibi deli saçması (!) sözler kullanmaya başladılar.
Lafa bakar mısınız? Neymiş efendim Cumhurbaşkanlığı seçimini Kemal Kılıçdaroğlu kazansa dahi Türk halkı kazanılan seçimi vermezmiş. Hele hele Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından çıkan cümleye bakmamız gerekir. “Mayıs ayının 14.ünde Kandil’den alacağı güçle eğer ki Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanırsa ülkeyi teslim etmem.”
Bu ifadeyle Tayyip Erdoğan, sanki Devletin tapusunun kendi cebinde olduğunu düşünüyor sanırım!
Türk insanı size güvenirken iyi oy vermek istemeyince mi kötü?
Gelmesini bilen insan gitmesini de bilmelidir. Ülkenin geldiği nokta gözler önünde duruyor. En büyük para birimimiz olan 200 TL ile bir kilo peynir alabilmek mümkün değildir.
Çarşı-pazardan, domates, patates ve soğandan söz etmeye gerek yok. Mutfakların temel ihtiyaç maddesi olan sebze ve meyveleri insanlarımız alırken çok zorlanıyorlar. Türk halkının çektiği çile Saraylar’dan görülmüyor olabilir.
Zenginliğin olduğu yerde yokluk elbette ki görülmüyor olabilir. Ama 14 Mayıs günü Türk halkı görmesi gereken gerçeği görecektir. Halka rağmen hiçbir şey olmaz.
Oturulan koltuklardan kalkılır.