Bazı insanlar vardır aşırı huzurdan huzursuzluk duyarlar. Türkiye ve Türk insanı hiç de huzurlu değil ama yinede mevcut huzuru daha da huzursuz bir hale getirmek için adeta çaba sarf edildiğine şahit oluyoruz. Bu nasıl bir iştir, nasıl bir anlayıştır akıl-sır erdirmek mümkün olmuyor.
Mart ayı sonunda yapacağımız yerel seçimlere 1.5 aydan daha az bir zaman kaldığı bir dönemde toplum adeta ayrıştırılıyor, “Benden olan, benden olmayan” anlayışıyla nifak sokulmak isteniyor. Özellikle AKP yanlısı bazı isimlerden yükselen olumsuz sözler aklı başında herkesi üzüntüye sevk ediyor. Çok fazla gerilere gitmeye gerek yok. Son günlerde sarf edilen sözler gerçekten insanın içini acıtıyor. Örneğin “AKP’ye oy vermeyenler vatan hainidir” gibi safsata kelamlar hiç düşünülmeden, nereye varacağı düşünülmeden kullanılan ilkel sözlerdir.
“Türkiye neyin hazırlığını yapıyor?” diye sormak gerekir.
31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlerde Türk halkı kendini yönetecek olan yerel yöneticilerini seçecek. Yerel seçimleri “dünyanın sonu” olarak görüp insanları daha fazla ayrıştırmanın, kamplara bölmenin veyahut AKP’ye oy vermeyeni yerden yere vurmanın mantığı yoktur, olamazda.
Tam 17 yıldan beri Türkiye’yi tek başına yöneten ve satmadık hiçbir şeyi bırakmayan AKP’ye oy vermeye hiç kimse mahkum değildir. Ülkenin tapusu da AKP’de değildir. Sebze-meyve kuyrukları ülkenin nasıl yönetildiğinin belgesidir. Domates-biber-patlıcan demek çok kolay. Ancak önemli olan Türkiye’yi bu hallere düşüren mantıktır. Akaryakıtı fahiş fiyatlarla satan mantıktır! Ülkemizde işlerin düzelebilmesi için önce yöneten mantığın düzeltilmesi gerekir. Bu gerçek çok açık bir şekilde görülüyor.
Ankara’da İstanbul’da üç-beş satış reyonunda sebze sattırarak bu işler düzelmez. Savaş olmadığı halde, ambargo olmadığı halde, olağanüstü bir hal olmadığı halde bugün domates-biber-patlıcan reyonları kurarak zararına satış yapıyoruz. Yarınlarda ne satmak için reyonlar oluşturacağız belli değil!
Bu işler çözüm getirecek işler değildir. Önemli olan iyi niyetli olmak ve kalıcı çözüm üretebilmektir. Kimseyi suçlamanın da mantığı yoktur. Böylesine ağır suçlamalarla bir yere varmak mümkün olamaz.