
Ya sonrası?
“Her şeyin iyisini ben bilirim” mantığıyla koltuğa oturan Haluk Bozdoğan, kendisine destek olan, oy veren tüm kesimleri sükuta uğratmıştı. Tıpkı bugün olduğu gibi. Aradan 3.5 yıl geçmiş olmasına rağmen hala çalışma arkadaşlarını netleştiremeyen, kendisini o makama getiren Cumhuriyet Halk Partisi ilçe örgütüyle kavgalı olan, bazı belediye meclis üyeleriyle kavgalı, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i bir noktada düşman ilan etmiş olan, partili vekillerle polemik yaşayan Haluk Bozdoğan, bir ölçüde kendi kendini yalnızlığa itmiş oldu. Bir noktada eli kalem tutan herkesin hedefi haline geldi.
Tarsus kentini yönetmekte sıkıntı yaşayan, Tarsus İdmanyurdu’nu yönetmekte başarısız olduğu görülen, belediye hizmetlerinde ise rutin hizmetlerin ötesine bir türlü geçemeyen Bozdoğan, Tarsus İdmanyurdu camiasına da verdiği zararlarla on adım öne çıkmış vaziyette. Yukarıda da belirttiğim gibi sürekli olarak “her şeyin doğrusunu ben birlim” mantığıyla hareket eden, TİY camiasını “Kongre camiasına” dönüştüren Bozdoğan, üzerine oturduğu güçlü koltuğa rağmen hala 15 adam gibi adam bulup da kulüp yönetimine getiremiyor. İpin ucunu kaçıran kişinin başarılı olması mümkün olmuyor.
İşin temeline indiğimizde Haluk Bozdoğan’ın akıllı, zeki, üretken insanlardan uzak durduğunu görüyoruz. Demek oluyor ki, Bozdoğan sanki akıllı insan istemiyor, iş bilen insan istemiyor. Mantık bu olunca da olumsuzluklarla karşılaşmaktan bir türlü kurtulamıyoruz.
Haluk Bozdoğan’ın olumsuzluklarını sadece belediye başkanlığı makamıyla sınırlı tutmakta mümkün değildir. Tarsus İdmanyurdu’nun içinde bulunduğu olumsuzluklarda gözler önünde duruyor.
Transfer döneminde 400-500 bin TL’ye oynayacak olan oyunculara 1.5-2 milyon TL vadeden ve imza atan yöneticiler camiayı ağır bir yükün altına sokmuş vaziyetteler. Kuruluşunun 100. yılını kutlamaya hazırlanan TİY camiası bugün için karanlığa gömülmüş, bir ölçüde çaresiz. Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde gerçek kaosun önümüzdeki Ocak ayında yaşanacağını herkes iyi biliyor. Futbolculara gerekli ödemeler yapılmadığı takdirde alacaklı futbolcuların ne yapacağını hep birlikte göreceğiz. “Ben Tarsus’u ve Tarsus İdmanyurdu’nu çok seviyorum” sözleri hikayeden ibaret sözlerdir. Söz konusu para olunca her şey oluyor.
Tam da bu noktada Tarsuslu sporseverler konusuna da değinmek istiyorum. “Allah’ın sevmediğini Peygamber sopayla kovalar” derler ya tıpkı onun gibi. İşlerin iyi gitmediğini TİY camiasında özellikle son haftalarda taraftar sorunu yaşandığını da görüyoruz.
Tüm olumsuzluklara rağmen Tarsus İdmanyurdu’nun oynadığı 6 lig maçında 4 beraberlik, bir galibiyet ve bir de mağlubiyet aldığını unutan bazı taraftarlar özellikle iç sahada takımlarının 1-0 geriye düşmesini fırsat bilerek ağza-yüze yakışmayacak küfürlerin yanı sıra “falanca istifa, filanca istifa” diye bağırmaları hiç de hoş bir davranış değildir, olamazda. 10 liraya bilet alıp sahada 10 ton küfür etmek kimseye bir şey kazandırmaz. Aksine büyük zarar verir.
Unutmayalım, daha yakın bir tarihte “Ben Tarsusluyum. Tarsus’a ve Tarsus İdmanyurdu’na hizmet etmek benim için onurdur” diyen ancak daha sonra kendi hür iradesiyle harcadığı parayı temcit pilavı gibi sürekli tekrarlayanları, gündemden düşürmeyenleri gördük hep birlikte.
Sözün özü…
Tarsus İdmanyurdu camiasının bugün için zor günler yaşadığı ortada. Zor günleri aşabilmek zekayla mümkün olabilir. Haluk Bozdoğan başta olmak üzere herkesin akıllı davranmasının şart olduğu bir süreci yaşıyoruz. Buna Tarsuslu sporseverlerde dahil.
Geride kalan 3.5 yılı geri döndürmek mümkün değil. Hiç olmasa bundan sonra şeffaf ol, yapıcı ol Bozdoğan diyorum…
TERÖRE LANET OLSUN
Ülkede huzurun kaçması için maalesef ki şer odakları yeniden sahnedeler. Farklı kesimlerden yüzbinlerce insanın kardeşçe yaşadıkları ve örnek bir kent olma yolunda hızlı şekilde ilerleyen Mersin’de, maalesef hain terör saldırısı neticesinde bir polisimiz Şehit düştü. Şehit polisimize ve tüm Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, yapılan saldırıyı esefle kınıyorum.