Büyük acılarla iç içe olduğumuz bir süreci yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz zor, zor olduğu kadar da kötü sürecin ne kadar farkındayız o da belli değil.
Yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti’nde net bir şekilde belli olan işsizlik, fakirlik ve yoksulluk. Hukuksuzluk ise işin cabası. Üzücü ne varsa hepsi mevcut ülkemizde.
Nüfusumuzun dörtte birinin sosyal yardımlarla yaşadığını, bu sayının da maalesef her geçen gün arttığını bilmemiz gerektiğine inanıyorum. fabrika yok, iş yok ancak hergün sağanak yağmur gibi yağan zam haberleri var. Zam artık hayatımızın bir parçası oldu.
Zam, fakirlik; hatta açlık adeta toplumumuzun kaderi oldu ama, nedendir bilinmez (!) ülkeyi yönetenleri hiç mi hiç etkilemiyor; ilgilendirmiyor! İktidar partisinin bir bölümü ihale peşinde koşarken, bir bölümü de Katar Emiri’nin uçağının peşinde koşuyor. Uçan sarayın Türkiye’ye nasıl geçtiğini anlatmaya çalışıyor.
Katar Emiri’nin o uçağı her nasıl olursa olsun, her ne şartlarda olursa olsun alınması izah edilemez. O uçak konusu sadece ve sadece büyük bir yanlıştır, onur kırıcıdır. Bu olayın etkilenmeyenlere elbette ki söylenecek söz yoktur, olamazda. Her insan kendi karakteriyle hareket eden ve karar verir. Makamı da her ne olursa olsun fark etmiyor.
Tüm bu olumsuzlukların yaşandığı bir ortamda şimdi de yerel seçimlere gidiyoruz. Halk oylaması, genel seçimler derken şimdi de yerel seçimler için sandık başına gideceğiz. Son yıllarda yapılan seçimlerde sağlıklı sonuçların alınıp-alınmaması konusunda toplumumuzun belli bir bölümünün endişeleri devam ediyor. Toplumun bu endişesi “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözü ile istemeyerek de olsa desteklenmiş oldu.
Türkiye’de bugün kü durum dünkü kadar berrak yani net değil. İnsanlarımız artık karşılaştıkları bazı konulara şüpheyle bakar vaziyetteler.
Bugün Türkiye’de yaşanan gerçeklerin toplumumuzdan kaçırılması artık mümkün olamayacak boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Bundan sonra önemli olan CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin izleyeceği tutumdur, stratejidir. Laf üretmek yerine çözüm üretebilirlerse Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu badireyi atlatmasına büyük katkı sağlayabilirler.
Aksi taktirde Türkiye’nin üzerine çöken karanlık daha da koyu bir hal alacaktır.
Toplum olarak hiç olmazsa bundan böyle daha dikkatli olur muyuz? Bekleyip göreceğiz.