“Gerçeğin kötü bir huyu vardır. Er ya da geç ortaya çıkar” diye bir söz vardır ya; o söz ne de doğru bir sözdür. O sözün doğruluğunu COVID-19 olayında da yaşıyoruz.
Bundan 15 gün öncesine kadar T.C. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı günlük verilerde 2-3 bin kişide hastalığın görüldüğü, ayrıca yine günlük olarak 17-18 vatandaşın hastalığa bağlı olarak hayatını kaybettiği açıklanıyordu.
Açıklanan rakamları inandırıcı bulmayanlar ise Cumhur ittifakını oluşturanlar tarafından vatan haini olmakla suçlanıyorlardı.
Yaşanan belirsizlikler nedeniyle harekete geçen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da Mezarlıklar Daire Başkanlığı’ndan aldığı verileri açıklayınca gerçek ortaya çıktı ve Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı günlük ölüm ve hasta sayılarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu
Böylece Türk Tabipler Birliği ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun haklılığı onaylanmış oldu.
Hasta ve ölüm sayılarının aylarca düşük gösterilmesinin suçlusu olarak sadece Sağlık Bakanı’nı görmekte yanlış olur sanırım.
Sağlık Bakanı’nın açıkladığı rakamlar elbette ki iktidarın önde gidenlerinin verdikleri talimatla açıklanan rakamlardı!
Türkiye’nin en başarılı Belediye Başkanları arasında ön saflarda yer alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ısrarla” Açıklanan rakamlar gerçeği yansıtmıyor” sözlerinden sonra Sağlık Bakanlığı’nın son dönemlerde açıkladığı rakamlar durumun vahametini ortaya koymuş bulunuyor.
Özellikle yaz aylarında ülkemize gelecek turistlere şirin gözükebilme adına COVID-19 hastalığına bağlı olarak günlük ölüm sayıları düşük gösterilmiş olabilir. Ancak gerçeği gizlemekle Türk insanına iyilik değil; kötülük yapıldığı unutulmamalıdır. Özünde günümüz Türkiyesi’nde pek olumlu işler yapılmadığını, salgın dönemi boyunca insanlarımızın daha dikkatli davranmaları da hükümetimiz tarafından önlenmiş oldu.
Unutmayalım gerçeğin gizlenmesi, gizlenebilmesi tarih boyunca mümkün olamamıştır. Gerçek er ya da geç mutlaka ortaya çıkar.
ESNAFLAR ÇOK MAĞDUR
COVID-19 salgını bir taraftan can alırken, diğer taraftan da insanlarımızı mağdur etmeye devam ediyor. Olayın ilk patlak verdiği günlerde gereğini yapamayarak 15 günlük sokağa çıkma yasağı koyamayan hükümetimiz, parça parça tedbirlerle olayı çözmeye çalıştı.
Ekonomisi iyi olan ve vatandaşlarına sahip çıkan Avrupa ülkelerinin aksine vatandaşlarından 10’ar TL yardım talep eden hükümetimizin koyduğu yasaklar yüzünden aylardan beri iş yapamayan esnaflarımız mağdur olmuş vaziyetteler.
“ben yasak koydum, herkes bu yasağa uyacak” mantığıyla hareket eden iktidar, özellikle lokanta, kahvehane, kafeterya, servis şoförleri, salon işletmecileri, halı saha işletmecileri, özel okullar başta olmak üzere birçok işyeri sahibinin ve çalışanlarının ne yeyip, ne içeceklerini dahi düşünmedi.,
Sadece “ben yasak koydum, uyacaksınız” dedi.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Tarsus’ta da durum vahim.
Tarsuslu yüzlerce, binlerce esnaf iş yapamaz, evine ekmek götüremez, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz durumda.
* * *
Hergün 170-180 insanımızı hayattan kopartıp, alıp götüren COVID-19 hastalığı 100 binlerce insanımızı da açlığa, çaresizliğe düşürmüş bulunuyor.
Türkiye’yi yönetenlerin biraz da gerçekleri görmeleri gerekir.