İran ile İsrail arasında 13 Haziran’da başlayan ve 12 gün süren savaş, şu an için sonlanmış durumda.
Ortadoğu’da ki gerginliğin farklı noktalara taşınmasına neden olan savaş, elbette Türkiye’yi hem ekonomik, hem de sosyal yönden etkiledi.
Canlı yayınlarla atılan bombaların her anı televizyon ekranlarına veya sosyal medyaya yansıdı. Tabi bizim havuz medyası da bu çatışma sürecinin her anını yakından takip etti. Yüzlerce uzman ekranlara çıkarak yorumlarda bulundu.
Bölgemizde oluşan ve tüm dünyayı tedirgin eden savaş gelişmelerinin kamuoyuna yansıtılması gerçekten önemlidir. Fakat işin bir yönü var ki ekonomik krizle boğuşan yurdum insanının çektiği çileleri ısrarla görmek istemeyen havuz medyası için İran-İsrail çatışmasının her dakikasını yansıtmak; normal zamanlarda iktidara şirin gözükmek için ne alaka haberler bulmaktan daha kolay oldu!
Şimdilik bu savaşın geride kaldığı görülüyor. Bir daha tekrarlanmamasını gönülden isterim.
***
Olağanüstü bir durum olmazsa merkez medyanın ilk konusu bugünlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin “kurultay iptal davası” olacağa benziyor!
Atılan füzelerin gerisinde kalan bu konu; şu an için iktidar alternatifi olarak gözüken CHP’nin yıpratılması için farklı farklı şekilde masaya yatırılmaya başlandı.
Kurultay davasında çıkması olası “mutlak butlan” kararı, bir önce ki dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden partinin başına geçmesini sağlayacak! Butlan kararı olmaz ise kayyım ile farklı bir kişinin gelmesi de olası.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, mahkemenin alacağı bu tip kararları kesinlikle tanımayacaklarını ifade etti. Hatta Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Engin Özkoç, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret ederek, mahkeme öncesinde yaşanan tartışmalara son vermek istediklerini gösterdiler.
Bu gelişmeler ışığında zaten aylardan bu yana yargı kararlarıyla başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu olmak üzere birçok belediye başkanın cezaevine atılması, Genel Başkan Özel’e fiziki saldırıda bulunması gibi olaylarla, CHP yıpratılmaya çalışırken, şimdi de 30 Haziran’ın beklenmesi, yukarıda belirttiğim gibi havuz medyası için, CHP’ye saldırı noktasında bulunmaz bir şans yarattı.
Bu noktada zedelenmişte olsa demokrasimizi daha fazla kirletecek hareketlerden kesinlikle kaçınılması gerektiği ortada. TV ekranlarında çanak tutuculuk yaparak, vatandaşların kafasını karıştırıcı söylemlerin hiçbir işe yaramadığı da zaten son seçimlerde ve yapılan anketlerde de net şekilde görülüyor.