Bolu Kartalkaya’da yaşanan facia tüm ülkede insanım diyen herkesin yüreğini parçaladı! Yarıyıl tatili için kar keyfi yaşamaya giden yüzlerce insanımız, gece uykusunun en tatlı olduğu anlarda yangın felaketiyle karşı karşıya kaldılar. Çaresiz insanlarımızın şu ana kadar 78’i maalesef ki yaşama gözlerini yumdu.
Güzel çocuklar, aileleri, akrabalar hep birlikte ölüme gittiler. Allah’tan rahmet diliyorum.
Olayın sabah saatlerinde ilk duyulması ve önce 3 olarak açıklanan ölü sayısının saatler ilerledikçe artması, gerçekten üzüntünün katlanmasına neden oldu. Bir günlük ulusal yas ilan edildi. Yurdun dört bir tarafından feryat sesleri yükseldi. Tarsus Amerikan Koleji mezunu Mert Doğan’da eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşama gözlerini yumdu.
* * *
Ulusumuz yas tutarken, maalesef daha alevlerin söndürülmediği anlarda dahi bu durum siyasi malzeme yapılmaya çalışıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Otelin itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi mevcut. Zaten bu yetki de itfaiyede olan bir yetki. Düzenli kontrolleri ve yeterliliklerin de itfaiye tarafından yapılması gerekiyor" ifadeleri ile Belediye’yi suçladı!
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’da Bakan’a tepki göstererek, suçlamaları ret etti. Türkiye'yi yasa boğan faciayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında ise daha sonra Bolu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun gözaltına alındı.
Olayın yaşandığı andan itibaren iktidar kanadı ile muhalefet tarafı karşılıklı suçlamalarda bulundular.
AKP iktidarı, bundan öncekilerde olduğu gibi bu felakette de hiçbir sorumluluğu kabul etmiyor! Türkiye’de 2003’ten bu yana 24 facia oldu. Bu facialarda "resmi verilere göre" 54 bin 780 kişi hayatını kaybetti. İstifa eden yetkili sayısı ise sıfır...
Birçoğu yüksek eğitimini tamamlamış, akademik kimlikleri olan insanlarımızın ve ailelerinin kaldığı otelde çıkan yangında, gerekli altyapı ekipmanları olmadığı ve yangın merdiveni de işlevsel kullanılmadığı için, odalarda yer alan çarşaflar birbirine bağlanarak insanlar hayatlarını kurtarmaya çalıştı.
Aslında o çarşaf görüntüleri, “Türkiye’yi uçurduk, şöyle şahlandırdık, böyle hızlandırdık, Almanya bizi kıskanıyor” sözlerinin ne kadar gerçek dışı olduğunun kanıtı niteliğindedir.
Elbette söylenecek, yazılacak çok şey var ama hiç birisi yıkılan aileleri, giden canları geri getirmeyecektir.
Tek umudumuz, Bingöl-Hatay-Kahramanmaraş depremlerinde, Pamukova ve Kütahya tren kazasında, sel felaketlerinde, maden kazalarında, yurt yangınlarında, orman yangınlarında ve daha sayısız can yakan olayda ders çıkartmak yerine birilerini suçlamakla yetinen Bakan’ların, bundan sonra Baka kalmamalarından yana!