DÜNYA’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan dost ve arkadaşlarımla yılda bir kez de olsa bir araya gelip hasbıhal ederiz. Sohbetlerimizde şüphesiz ki dönüp-dolaşıp siyasete ve siyasetçiye gelir.
Genel olarak Türkiye’de olup-bitenleri bulundukları ülkelerde takip ettiklerini söyleyen Avrupalı dostlarım, yaşadıkları ülkelerde o ülkenin devlet başkanını veya başbakanını kolay kolay televizyonlarda görmediklerini söylerler.
Yaşadıkları ülkelerde olağanüstü bir durum olması halinde devlet adamlarını o zaman televizyonlarda gördüklerini belirtiyorlar.
“Elin gavuru” dediğimiz ülkelerde vaziyetin böyle olduğunu öğrenince şaşıp kalıyor insan. Çünkü bizimkilere baktığımızda gerçekten insanın midesi bulanıyor desek yeridir sanırım! Adamlar televizyonlardan inmiyorlar.
Örneğin Recep Tayyip Erdoğan. Tam 12 yıldan beri Başbakan olarak hergün ama hergün televizyonlardan düşmeyen bu zat-ı muhterem hergün oluşturduğu taze bir gündemle Türk ulusunun karşısına çıkmaktan hiç geri kalmıyor.
Cumhurbaşkanı olunca şahsen biraz sevinmiş ve Recep Tayyip Erdoğan’ın kısmen de olsa biraz geri çekilip ekranlardan uzak duracağını düşünmüştüm. Ama nafile!.. Adamın iştahı daha da arttı ve muhtarlarla dahi toplantılar düzenleyip AKP’ye oy ister durumlara düştü.
Ülkede işsizlik had safhada. Milyonlarca insanımız boş geziyor. Hiç önemli değil!
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğunu unutup AKP’ye oy toplayabilmek için koşarken, son bir hafta içerisinde 4 lise öğrencisi ise Cumhurbaşkanına hakaret suçundan tutuklanarak ceza evlerine gönderildi. Bulunduğu makama pek uyum göstermeyen bir şahsiyete hakaret ettikleri için cezaevine koyduğumuz gençlerin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yoktur; olamazda. Her kim olursa olsun herkes ölçülü olmak zorundadır.
Recep Tayyip Erdoğan’da bulunduğu makama uygun davranmak zorunda. O’na hakaret ettikleri ileri sürülen gençlerde saygılı olmak zorundadır.
Saygı ve sevgi tek taraflı olamaz. Tek taraflı saygı ve sevgi yürümez.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan R. Tayyip Erdoğan’ın biran önce ettiği yemini hatırlayıp ulusumuzun tamamının Cumhurbaşkanı sorumluluğu içerisinde davranmasını diliyorum. Böyle olursa Cumhurbaşkanına hakarette mutlaka azalacaktır, son bulacaktır.
* * *
Saygılı ve sevgili davranmak herkes için asli bir görev olmalıdır.