Yaklaşık 1.5 yıldan beri tüm dünyanın korkulu rüyası olan COVID-19 salgını ile ilgili ölüm olayları ve endişeli bekleyiş devam ediyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de salgının boyutları çok yüksek seyrediyor.
Açıklanan resmi rakamlara göre Türkiye’de şu ana kadar kaybettiğimiz insan sayısı 40 bini aştı. Vaka sayısı ise milyonlarla ifade ediliyor. Bazı çağdaş ülkelerde hayatın normale yakın bir düzeyde seyretmeye başladığı haberleri duyulurken, Türkiye’de ise can kayıpları hala 100’lerle, 200’lerle, 300’lerle ifade ediliyor.
Yokluk ve açlık tehlikesi ise kapımıza dayanmış vaziyette. Son Bilim Kurulu toplantısından sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bugün akşamdan başlamak üzere 17 Mayıs Pazartesi gününe kadar 18 gün sürecek olan tam kapanmanın uygulanacağını açıkladı.
Tam 18 gün tam kapanma olacağını ve şartlarını açıklayan Recep Tayyip Erdoğan hak sahibi vatandaşlara ise bir kilo çökelek dahi verileceğinden söz etmedi. Yapılan açıklamada açık bir şekilde ifade edilmemiş olsa da “18 gün kapanın, ama ne yerseniz yiyin” denmiş oldu. Milyonlarca insanımızın çöp bidonlarından beslendiğini, milyonlarca insanımızın boş gezdiğini görmezden gelen iktidarın önde gidenleri vatandaşlara sadece ve sadece “KAPANIN” demiş oldu. Günübirlik üç-beş kuruş para kazanan ve evinin temel ihtiyaçlarını gidermeye çalışan insanlarımızın nasıl ve hangi şartlarda yaşayacakları konusunda en küçük bir bilgi dahi verilmedi, verilemedi.
COVID-19 salgınının başladığı ilk günlerde, ilk aylarda vatandaşlara doğru dürüst maske dahi dağıtamayan, iş yapamayan esnafların çektikleri çileleri sadece ve sadece seyreden AKP hükümetinin 18 günlük kapanma sürecinde vatandaşlarına yardımcı olmasını beklemekte haksızlık olur sanırım!
83 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti’nde Merkez Bankası’nın içinin boşaltıldığını (!) duymayan kalmamıştır sanırım! 18 gün sürecek olan kapanma günlerinde de vatandaşın ne yiyip, ne içeceğini düşünebilmek içinde çok iyi niyetli olmak gerekir. Hem para, hem de iyi niyet olmayınca garip-gurabaya dua etmekten başka çaremiz kalmıyor.
Yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti’nde iyi ki Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanları var demekten başka çaremiz olmadığını da söylememiz gerekiyor.
ESNAFLAR DESTEK BEKLİYOR
Pandemi dolayısıyla yaşanan ekonomik sıkıntıyı her haliyle hisseden esnaflarımız oldu..
Son 1.5 yıldır deyim yerindeyse “yek ekmeğe muhtaç” duruma düşen esnaflarımız, alınan 18 günlük kapanma süreciyle birlikte yine karamsarlığa düştüler.
Esnaf destek bekliyor, peki istediği desteği görüyor mu?
Tabi ki de hayır…
Yandaşlarına birçok kurumdan 4-5 maaş aldırtan, vazgeçemedikleri müteahhitlerine milyarlarca dolarlık işveren iktidarın önde gidenlerinin gündeminde esnaflar yok!
Esnaf dertli, esnaf kepenk açamıyor.
Esnaflar vergilerden muafiyet istiyor. Yanlarında çalışanların masraflarını karşılayabilmek için destek istiyor. Kredi kooperatiflerine veya bankalara olan borçlarının faizsiz olarak ertelenmesini istiyor. SGK prim desteği istiyor. Esnafın derdi çok, isteği çok ama, maalesef gören yok!
100 TL; HARCA HARCA BİTMEZ
Emeklilere, dini bayramlar öncesinde verilen 1000 TL ikramiyeye bu yıl zam yapılacağı ilan edilmişti. Enflasyon oranında zam yapılacağı ifade edilen artış haberini duyan milyonlarca emekli umutlanmış, 2018 yılından bu yana verilmeye başlanan ikramiyenin 1500 TL çıkmasını umut etmişti.
Umutlar her zaman ki gibi suya düştü. Enflasyonun bazı ürünlerde %100’e vardığı bir dönemde, emekli bayram ikramiyesine 3 yıl aradan sonra 100 TL zam yapıldı.
Şimdi emeklilerimiz Ramazan Bayramı öncesi hesaplarına yatacak ikramiyeye eklenen 100 TL ile evine 1 kilo kıyma, 2 kilo tavuk, 1 kilo baklava, mevsim meyvelerinden 2’şer kilo, ayrıca kahvaltılık ve bakliyat ürünleri tabi ki de ALAMAYACAKLAR!
Siz bırakın Büyükşehir’leri, yanınıza 100 TL alarak gidin Tarsus’taki her hangi bir pazaryerine hangi üründen, ne kadar alabilirsiniz? Üretim bölgesi olan Tarsus’ta dahi pazaryerinde 100 TL’nin maalesef değeri değil, adı kaldı…