Türkiye Cumhuriyeti Devleti 83 milyonluk nüfusuyla geride kalan 18 yıllık AKP’li dönemde neler gördü neler. AKP’li yıllarda yokluğu ve sefaleti gördü Türk insanı. İşsizliğin tavan yaptığına şahit olduk. Toplumun ayrıştırıldığını ve doların inanılmaz bir şekilde yükselişini gördük. Tüm bunlar yetmezmiş gibi şimdi de milli bayramlarımızın kısıtlandığına şahit oluyoruz.
Ayasofya’nın ibadete açılması için düzenlenen törende yüzbinlerce kişiyle birlikte Cuma namazı kılanlardan, Bitlis’in Ahlat ilçesinde Malazgirt Zaferi’ni kutlayanlardan mutluluk akarken, sıra milli bayramlarımıza gelince “OLMAZ” söylemleri yükseliyor. Neymiş efendim 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları pandemi tehlikesi bahanesiyle kısıtlanacakmış!.
Ayasofya’nın ibadete açılışında, Malazgirt Zaferi’nin 949. yıl dönümündeki kutlamalarda pandemi yok, ancak 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın kutlanmasında pandemi tehlikesi var. Öyle mi?
Kim, ne zaman ve nerede olursa olsun, hangi gücün sahibi de olursa olsun dürüst olmalı, inandırıcı olmalı. 23 Nisan gibi, 19 Mayıs gibi, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi ve 29 Ekim gibi eşsiz anlamlara, değerlere sahip Ulusumuzun milli bayramlarına karşı olsa da bu çok önemli bayramların kutlamasını engellemek kimsenin haddi olmasa gerek. Böyle bir çaba kimseye fayda sağlamaz. Aksine Türk insanının nefretini kazandırır.
Milli bayramlarımızın kutlamalarının engellenmek istendiği böyle bir süreçte akla ilk gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve O’nun kurmayları oluyor. Yani, milliyetçiliği kendi tekellerinde gören siyasetçi zat-lar. AKP’nin peşinde sürüklenen ünlü siyasetçiler! Milliyetçilik denince aslanlar gibi kükreyen sessizler. Milli bayramlarımızın kutlanmasına yasak getirenlerle ortaklığını sürdüren MHP’nin önde gidenleri.
Sizin milliyetçilik söylemleriniz gerçekten inanılır gibi değil. Son yıllarda ölümüne destek verdiğiniz, ayakta kalmalarına yani hükümette kalmasını sağladığınız AKP’nin önde gidenleri Türk Ulusunun en kıymetli milli bayramlarını bir noktada karartarak, üzerlerini örtmek isterken siz maşallah hala üç maymunları oynuyorsunuz.
MHP’nin önde gidenlerine diyorum ki, birlikte olduğunuz, her olayda da ölümüne savunduğunuz iktidarın önde gidenlerine “Milli Bayramlardan neden hoşlanmıyorsunuz?” diye sorun. Sorun ki Türk halkıda bilgi sahibi olsun.
“Milliyetçilik bizim işimizdir, bizim tekelimizdedir” demekle milliyetçi olunmuyor, olunamıyor.
Emperyalizme karşı kazanılmış büyük zaferin adı 30 Ağustos Zafer Bayramıdır. MHP’nin önde gidenlerine soruyorum:
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına kısıtlama getirilirken sizlerin suskunluğunu nasıl izah edeceğiz?
Mustafa Kemal Atatürk’ün isminden rahatsızlık duyanlara da diyorum ki, Atatürk’ün ismini caddelerden, tabelalardan, statlardan siliyor olabilirsiniz. Ama Türk Ulusu’nun, Türk halkının kalbinden silemeyeceksiniz.
Kısıtlamalara rağmen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamasını izlerken “Türkiye’de iyi ki Cumhuriyet Halk partisi var” demekten kendimi tutamadım.
TELE 1 TELEVİZYONU KAPATILDI
Özellikle son 2 yıl içerisinde yaptığı programlarla, yayın anlayışıyla yıldızı parlayan TELE 1 Televizyonu 5 gün süre ile karartıldı.
Doğruları söyleyen, her türlü haksızlığın karşısında dimdik ayakta duran yayın organlarına karşı elinde sopası ile bekleyen (!) RTÜK ve onun başında oturan Ebubekir efendi, kendine verilen görevleri eksiksiz olarak yerine getiriyor ve muhalif televizyon veya televizyon açmak isteyen gazetelere nefes aldırmıyor.
RTÜK’ün başında oturan Ebubekir efendiye, onun gibi düşünenlere, onlara “muhalif sesleri kesin” diyenlere soruyorum:
30 Ağustos günü yaptığı canlı yayında Anıtkabir yerine Anır Kabir diye yazan televizyona göz yummak, hiçbir suçu olmayan TELE 1 televizyonuna 5 gün karartma cezası verilmesi hangi vicdana sığar?
Türkiye bir hukuk devleti öyle mi?