
CHP Lideri Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyareti, akabinde iade-i ziyaret süreci kamuoyuna ‘normalleşme’ sinyali olarak aksettirildi.
CHP ve AKP Genel Başkanları düzeyinde gerçekleşen bu ziyaretler, siyasi çevreler başta olmak üzere, kamuoyunda geniş yankı buldu, farklı yorumlara sebebiyet verdi.
Son olarak CHP Maliye’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i ziyaret ederek, 4.5 saat görüştü.
Uzun görüşme sonrasında açıklamada bulunan CHP’li Karatepe, görüşmesinde halkın beklentilerini dört ana başlıkta aktardıklarını ifade etti.
Karatepe; asgari ücrete ara zam talebini, emekli aylıklarının artırılması gerektiğini, tarımsal desteklerin anayasanın öngördüğü gibi milli gelirin yüzde 1’i oranında olması gerektiğini, çay ve buğday fiyatlarında güncelleme istediklerini ve vergide adaletsizliğin giderilmesini beklediklerini dile getirdi.
Karatepe, “Asgari ücretin ve emekli aylıklarının artırılmasının bir zorunluluk olduğunu ifade ettik. Ancak dört saatin sonunda acı reçeteyi yine vatandaşa çıkaran anlayışlarında bir değişim iradesi olmadığı maalesef gördük” dedi.
Kısacası “normalleşme, yumuşama veya kavgadan uzak duruyoruz!’ söylem ve hareketleriyle, iktidar kanadı sağlıklı çözüm bulamadığı ekonomik krize, bir nevi kılıf yaratma çabası içerisinde. Zaman kazanılmaya çalışılıyor.
Bir noktada kamuoyuna “Bakın, biz ekonominin düzelmesi için fedakârlık yapıyoruz, yeni vergilendirmelerle, yaptığımız zamlarla kara deliği kapamanın gayreti içerisindeyiz. Ve bundan CHP yönetiminin de haberi var” imajı çizmeye çalışıyor!
* * *
Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart seçimlerinden birinci parti çıkmış, ülke nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı şehirleri yöneten parti konumuna gelmiştir. Zaten 2019 seçimlerinde kazanılan 11 Büyükşehir ve diğer Belediyeler, bunun zeminini hazırlamıştır.
Her seçimden sonra yeni bir süreç başlar. İşte 31 Mart 2024 günü CHP’nin ülke genelinde yakaladığı başarının, artık farkına varılması gerekir.
Klasik CHP muhalefeti anlayışından hızla uzaklaşılmalıdır. Birinci parti olmanın verdiği sorumluluk, Belediyelerin çoğunluğunun elde olmasının getirdiği avantajla CHP, ülkenin dört bir yanında eş zamanlı eylemlerin yanı sıra yine eş zamanlı olarak daha fazla sosyal projelerle sahada ağırlığını hissettirmek zorundadır.
Emeklinin, asgari ücretlinin, esnafın, iş insanının, tarım işçisinin veya çiftçinin beklentilerini karşılayamayacak görüşmelerden iki, üç defa değil, 100 defa yapılsa dahi hiçbir şey çıkmayacağı net şekilde görülüyor.
AKP kanadı, CHP ile yakınlaşma adımlarıyla iç siyasette, daralan hareket alanını genişletmeye gayreti içerisinde.
Ekonominin acil ihtiyaç duyduğu dövizi bulmak için ise dışarı da “Bakın, ana muhalefet partisi ile de aramızı düzelttik. Uyum içerisindeyiz. Hadi bize borç verin” planını uyguluyor.
22 yıldır iktidarda olan AKP, “Gömlek değiştirdik, AB bizi istiyor, çıraklık dönemi, kalfalık dönemi, ustalık dönemi, yerli ve milli dönemi” diyerek, yeni başlıklarla bir şekilde iktidarda kalmasını bildi. Şimdi de oldukça sıkıştığı bu dönemde “normalleşme” söylemini kullanıyor.
Bu nedenle CHP yönetiminin, halkın son yerel seçimlerde kendine yüklediği misyonun artık farkına varması gerekiyor. Aksi halde halkın sandıkta refleksi ağır olur!