TÜRKİYE Cumhuriyeti’ni tarif ederken “Laik, Demokratik, Hukuk Devleti” olduğunu söyler dururuz. Ancak söylediğimiz bu sözün ne denli doğru olup olmadığına pek bakmayız. “Salla gitsin” mantığı var ya… Tıpkı O’nun gibi.
Türk toplumunun mecbur bırakıldığı tüm ilkel olayları görmezden gelip ulusal televizyonların ve ulusal gazetelerden bazılarının karartılıp, yok edildikleri konusuna değinmek istiyorum.
Adına AKP denilen bir siyasi partinin Türkiye’de söz sahibi olduğu günden günümüze kadar medyanın karşılaşmadığı ilkellikler kalmadı sanırım.
İlk olarak siyasi rakip gördüğü Cem Uzan’a ait Star Televizyonu ile gazeteye el koyan AKP’nin önde gidenleri, daha sonra Sabah-ATV Grubunu kısırlaştırıp seslerini kestiler. Bununla da yetinmeyip derin bir maziye sahip olan Milliyet Gazetesi ile Vatan Gazetesi’ni bay-pas ettiler. Bu çok başarılı işlemden (!) sonra da sıra uzun yıllar kol kola dolaştıkları cemaatin televizyon ve gazetelerine geldi.
1 Kasım seçimlerinden 4 gün önce İpek Holding’e ait Bugün-Kanaltürk televizyonları ile Bugün ve Milli Gazetelere el koyup kayyum gönderen AKP’liler şimdi de Samanyolu Televizyonu’nun yayın yapmasını engelledi. Yani kararttılar.
Saymaya çalıştığım tüm televizyonlar ve gazeteler belli bir kesimin yani AKP’nin sesi haline getirildi. Yarınlarda hangi medya grubu bu oluşturulan zincirin bir halkası olacak belli değil. Antalya’da yapılan ve günlerce süren G-20 zirvesi boyunca esamesi dahi okunmayan Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde bundan sonra da karşılaşacağımız her olayı doğal bulmamız gerekiyor!
Aynı Ahmet Davutoğlu “Ankara’da patlayan bombalar bizim oyumuzu arttırdı” demişti. Ne kadar doğru söylediği 1 Kasım seçimlerinde görüldü. Aynı söylem dünyanın başka bir ülkesinde olsaydı o Başbakan’ın partisine yüzde 10 oranında dahi oy verilmezdi.
Türkiye’de bir yanlışlık var ama o yanlışın ne olduğu henüz kesinlik kazanmadı! Ülkemizde demokrasinin var olduğu iddia ediliyor. Sadece Türkiye medyasına yapılan, reva görülen eziyeti yazmaya çalıştım. Tüm bu yapılanları normal karşılamak için nasıl bir ruh yapısına sahip olunması gerektiğini de anlamış değilim.
Ancak, AKP’nin önde gidenlerinin çok ama çok uyanık oldukları belli! Hem de net bir şekilde belli!
İktidar baskısı altında görevlerini yapmaya çalışan medya kuruluşlarının Allah yardımcısı olsun…
TAYYİP ERDOĞAN
YAKIŞANI YAPTI!
Türkiye Cumhuriyeti’nde öyle olaylar yaşanıyor ki; gerçekten insanı dehşete düşürecek cinsten olaylar.
Hatırlanacağı üzere 10 Ekim 2015 günü Ankara’nın göbeğinde patlayan 2 bomba yüzün üzerinde canımızın ölümüne, yüzlerce insanımızın da yaralanmasına sebep olmuştu.
Bu acı terör olayından sonra kaçak sarayda inzivaya çekilen ve tek bir söz etmeyen Tayyip Erdoğan, taziye ziyareti için ‘hem de tarifeli uçakla’ olaydan üç gün sonra ülkemize gelen Lüksemburg Cumhurbaşkanı ile birlikte patlamanın olduğu yere gitmiş ve nihayet orta yere çıkmıştı.
Bu olaydan tam 1 ay sonra aynı olay Fransa’da yaşandı ve 132 insan hayatını kaybetti. Ancak aynı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olaydan sadece 1 saat sonra Antalya’dan yüksek sesle bağırarak hem Fransa’ya başsağlığı mesajı yayımladı, hem de IŞİD terörünü kınadı.
Terör alçaklıktır.
Buna diyecek bir laf olamaz. Her iki olayda ölen insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Ancak Türkiye’nin bir no.lu koltuğunda oturmakta olan zat-ı muhtereme soruyorum:
Fransa’da ölen insanlar birinci sınıf, Türkiye’de ölen insanlar ikinci sınıf insanlar mıydı?
Ama her şeye rağmen Tayyip Erdoğan kendisine yakışanı yaptı!