GERİDE bıraktığımız 25-30 yıla baktığımızda Tarsus’un tüm değerlerini tek tek kaybettiğini görüyoruz. Deyim yerindeyse “Tarsus’un sahibi yoktur.” diyebiliriz.
Sanayiden-tarıma, bilinçsiz kentleşmeye kadar sahip olduğu tüm güzellikleri tek tek kaybeden Tarsus, maalesef şimdide Devlet Su İşletmesi’nden tamamen mahrum bırakıldı. Yani DSİ’den kopartıldı.
Aslında DSİ’nin Tarsus’tan koparılma işlemi 2006 yılında başlamıştı. Yani Saffet Benli’nin AKP milletvekili olduğu dönemde. O tarihte DSİ yok edilirken, Berdan Barajı için sadece bir mühendis ve 10’da güvenlik görevlisi bırakılmıştı Tarsus’ta.
Oysa bölgemizin tamamının içme, sulama ve kullanma suyunu karşılayan Berdan Barajı Tarsus’taydı. Bu gerçeği görmeyen; daha doğrusu görmek istemeyenler DSİ’yi Tarsus’tan kopartırken, yetkililer en küçük bir tereddüt dahi duymamışlardı.
Bugünde durum hiç farklı değil. Sadece vekilin adı değişti. 2006 yılında iktidar partisinin Tarsuslu milletvekilinin adı Saffet Benli idi, bugün ise Ahmet Tevfik Uzun. Tarsuslular DSİ’yi kaybetmiş, Tarsuslular tüm değerlerini kaybetmiş hiç kimsenin umurunda değil!
Her şeyden önce Tarsuslular, milletvekili seçmesini dahi bilmiyor. Milletvekili seçilenler önce kendini ve yakınının işlerini takip ediyor. Bir de parlamentoda parmak kaldırıyor, parmak indiriyor.
Hepsi bu kadar.
Tüm vekillik anlayışları da o kadar!
DSİ Tarsus’tan kopartıldı ama Mersin’de şube müdürlüğü devam ediyor. Mersin DSİ Şube Müdürlüğü’nde yaklaşık 170 kişi çalışıyor. Ancak bu 170 insanın ne iş yaptıkları bilinmez!
Çünkü Mersin’de baraj falan yoktur. Ama yatıp-kalkan 170 personeli var!
Yarınlarda aşırı yağışlar olabileceği gerçeği hiç düşünülmeden DSİ’nin Tarsus’tan kopartılması Tarsuslularında ilgisini çekmiyor. Hiç kimseden en küçük bir ses dahi çıkmadı. Sivil toplum kuruluşları ne iş yaparlar bilinmez!
Kaldı ki yapımı devam eden Pamukluk Barajı devreye girdiğinde o barajdan akacak olan su da Berdan Barajı’na gelecek. Yani Berdan Barajı hem kendi işlevini görecek, hem de Pamukluk Barajı’nda oluşacak fazla suya da göğüs gerecek.
Gerçekler orta yerde dururken, DSİ’nin Tarsus’tan alıp götürülmesini kim nasıl izah edecek bilinmez. Bilinen o ki; Tarsus’ta DSİ mevta oldu!