KISA bir süre önce Halk TV’ye canlı yayın konuğu olan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Gürsel Tekin, öyle bir laf etti ki demeyin gitsin.
Ülkemizdeki ve dünyadaki siyasilerin ve siyasi anlayışların konu edildiği programda geniş bir değerlendirme yapan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Antalya’da yaşanan bir olayı örnek göstererek şöyle konuştu.
“30 Mart Pazar günü Antalya’da Cumhuriyet Halk Partisi’nden belediye meclis üyesi seçilen bir şahıs 5 Mayıs günü yani seçildikten 35 gün sonra istifa ederek AKP’ye katıldı. Ben bu olayı gerçekleştiren kişiyi “siyasetin fahişesi” olarak değerlendiriyorum. Bu söylemim aslında çok hafif kalıyor. Kendisine, partisine oy veren binlerce, onbinlerce seçmeni 35 gün sonra yok sayan bir zihniyete başka ne demeli bilmiyorum. Bir başka programda daha ağır sözler kullanacağımı ilan ediyorum.”
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in canlı televizyon programında söylediği sözleri sadece bir hakaret olarak değerlendirmemiz yanlış olur. Antalya’da yaşanan olayın çok daha alası Tarsus’ta yaşanmıştı. İsteniyorsa bir hatırlatayım. 1994 yılında yapılan yerel seçimlerde CHP’nin birinci sırasından belediye meclis üyesi seçilen bir kişi üç gün sonra yapılan yemin törenine CHP sıralarından kalkmış, ancak yemin ettikten sonra bir başka partinin sıralarına oturmuştu. Antalya’da yaşanan olayın 35 gün sonra olduğuna dua etmek gerekir! Gürsel Tekin’in Tarsus’ta yaşanan olaydan sanırım haberi yoktur!
Hangi kademede olursa olsun şartlar değişmedikçe binlerce, onbinlerce seçmeni yok sayıp parti değiştirmek bugün olduğu gibi yarınlarda da olacaktır. Çünkü pislikler, pis işler insansız olmaz. Her pisliğin, her olumsuzluğun, her üçkağıdın orta yerinde mutlaka insan vardır.
Gürsel Tekin’in canlı televizyon programında ağır sözlerle anlattığı olay ülkemizde ne ilk’tir ne de son olacaktır.
Ulus olarak siyasete bir temizlik, bir kalite getirmemiz gerçekten şart oldu.
“Ben yaptım oldu” mantığıyla bir yerlere varamayacağımızı görebilmemiz için daha nelerin olması, nelerin yaşanması gerekiyor?
Bu tür olumsuzlukların suçlusu olarak sadece gidenleri görmemizde yanlış olur. Hak etmediği halde her hangi bir kişiyi bir yerlere taşımamız son derece yanlıştır. Bunun ne getirene, ne de getirilene hiçbir kalıcı faydası olduğu görülmemiştir, görülemezde.