Bugünkü köşe yazımın Türkiye’yi yönettiklerini sananlara ibret olmasını diliyorum. Belki işsiz sayımız 10 milyon olmaktan kurutulur, insanlarının yüzü gülen bir topluluk oluruz.
* * *
Yaşadığımız dünyada neler oluyor neler. Yaşananları duyunca, okuyunca üzülmemek mümkün olabilir mi?
İngiltere Başbakanı Boris Johnson kendi evinde yaptırdığı tadilat giderlerini devletin parasıyla karşıladığı iddiasıyla soruşturmaya mahkum edilmiş. Tadilata harcanan paranın miktarı ise 90 bin Sterlin. Aynı şekilde Finlandiya Başbakanı Sana Marin içinde soruşturma açılmış.
Finlandiya Başbakanının suçu ise Başbakanlıkta görevli personelle yaptığı kahvaltının 300 Avroluk parasını aynı şekilde devlete ödettiği için soruşturmaya tabi tutulmuş. Yani soruşturmaya mahkûm edilmiş!
Hem İngiltere Başbakanı Johnson’ın ve hem de Finlandiya Başbakanının yaptıklarını doğru olarak kabul etmek mümkün değildir. Tek kuruşun hesabını dahi sormak medeni, çağdaş insanların asli görevleridir. Öyle de olmalıdır.
Bir İngiltere’de ve Finlandiya’da yaşanan olaylara bakıyorum, bir de kendi ülkemizde yani Türkiye’de yaşanan olaylara bakıyorum da; gerçekten “pes doğrusu” dememiz gerekiyor.
Geride kalan 19 yılda yaşanan tüm yolsuzluk ve suiistimalleri bir kenara bırakıp son haftalarda, son aylarda Türkiye’de yaşananlar başımızın dönmesine fazlasıyla yetiyor.
Milyonlarca insanımızın iş bulamadığı ülkemizde üç-dört ayrı kurumdan kallavi maaşlar alan AKP’lilerden de vazgeçtik. Merkez Bankası’nda bulunan ve 83 milyon Türk insanının ortak parası olan 128 milyar doların nasıl buharlaştırıldığı konusunda dahi hiçbir açıklama yapılamıyor.
Paranın akıbetinin ne olduğunu soranlar ise neredeyse suçlu ilan ediliyor. Parayı buharlaştıranlar ise karlı dağlardan daha serinler. Kılları dahi kıpırdamıyor.
Baktığımızda İngiltere ve Finlandiya’yı yönetenlerde insan, Türkiye yönetenlerde insan. Bunun aksini savunmak mümkün değil, olamazda.
Ya mantalite?
Tam da bu noktada “karadır bu bahtım kara” sözleriyle başlayan şarkıyı söylemekten başka çaremiz yok. Hem de ulusça…
Suçlu aramak mı? O bizim yani Türk insanının hiç hakkı olamaz. Türkiye’de Hak, Hukuk, Adalet kalmadığı için kim hangi yanlışı yaparsa yapsın bir helallik isteyerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. “Ben temizim” diyebiliyor. Birlikte yaşadığımız toplumumuzun bir bölümü de bu mantığa oy vermeye devam ediyor.
Hem de yaşanan gerçekleri görmeden.
Mafya lideri Sedat Peker 8 video yayınlayarak birçok kişiyi kalın kalın suçlarla itham etmiş. Kimsenin umurunda dahi değil. Suçlanan kişiler sanırsınız ki ay’da yaşıyorlar. Karlı dağlardan daha serinler!..
Suçlanan arkadaşlar sütten çıkmış ak kaşıklar ya…
VERMEDEN GERİ ALDILAR
COVID-19 salgını nedeniyle yaklaşık 1,5 yıldır mağdur olan Türk esnafına 3 ila 5 bin lira arasında hükümet tarafından destek olunacağı yönünde yapılan açıklama memnunlukla karşılanmıştı.
Pandemi döneminde mağdur olan esnafların biraz olsun nefes alacakları bekleniyordu. Esnaflara yapılacağı duyurulan yardım henüz verilmemişti ki, akaryakıt ücretlerine oldukça yüksek miktarda zam yapılıverdi.
Hükümetin esnaflara vereceği yardımın 4 milyar TL tuttuğunu açıklayan uzmanlar, akaryakıta yapılan zammın ise hükümetimize 12 milyar TL gelir getireceğini belirttiler. Yapılacağı duyurulan yardımın hiçbir esprisi kalmamış oldu.
Böylece AKP hükümeti bir koyup üç almış oluyor. Olayın görünürdeki adı “Hükümetimiz zor durumdaki esnaflara yardım etti” olacak. Oysa hükümetimiz verdiğinin daha fazlasını almış oluyor!
Böyle bir mantıkla ülkeyi yönetmekten daha kolay bir şey olabilir mi?
Zatlar, alemi sağır, milleti kör zannediyorlar!
Başka izahı olamaz.