
Bugünkü yazıma niçin öyle giriş yaptığımı hemen belirteyim. Ekonomiden iç huzura, eğitimden dış siyasete, hayatın tüm alanlarında zor bir süreç yaşadığımız orta yerde duruyor. Yaşadığımız olumsuzluklara elbette ki bizlerinde katkısı çok fazla. Genel olarak hesabımızı pek de iyi yapmayan bir toplumuz!
“Bugünü yaşayalım, yarına Mevla’m kerim” anlayışıyla hareket ederiz genel olarak; günü kurtarmaya çalışırız.
Yaban kuşlarını avlarken de hesapsız hareket ediyoruz. Doğamızı süsleyen yaban kuşlarıyla ilgili av mevsimi geldi. Çattı. Demek oluyor ki “kuş katliamında nerede kalmıştık” deyip kaldığımız yerden devam edilecek. Bilinçsiz av yüzünden bazı kuşların soyunu kuruttuğumuzun farkında dahi değiliz. Örneğin incirkuşu, karatavuk, cuppal türü kuşların gerçekten soyunu tükettik! Çok yazık ettik.
Bir tek avcı, bir günde 80-100 tane kuş vurursa bu tabloyu nasıl karşılamamız gerekiyor diye sormak gerekir. Bunun adı kesinlikle av değil, katliamdır. Dedim ya doğamızın süsleri olarak kabul edilen kuşların acımasızca yok edilmesinin önüne mutlaka geçilmelidir. Tam da bu noktada ülke genelinde yetkililerimize büyük görevler düşmektedir. Vurulan 80-100 tane incirkuşundan bir kilo dahi et elde edilemezken kuşların soylarının kurutulmasının bir anlamı yoktur, olamazda. En azından av yasağı mevsiminin uzatılması veya bir yıl av yasağı getirilmesinin büyük faydası olacaktır.
Gereğini yapmazsak doğamızı süsleyen tüm kuşların nesillerini tek tek yok edeceğiz. Böyle bir tablonun doğması da sağduyu sahibi hiç kimseyi mutlu etmez sanırım.
Kuş katliamının bir başka türü de şöyle oluyor. Özellikle akşam saatlerinde bahçelerde konaklamak için gelen yaban kuşlarının fener tutulmak suretiyle vuruldukları yolunda ciddi iddialar var. Bu konuda Kaymakamımıza görev düştüğünü düşünüyorum. Muhtarlarla yapılacak görüşmeler sonunda gece vakti kuşlara fener tutarak katliam yapanların yetkili makamlara ihbar edilmeleri sağlanabilir. Uygulanacak cezai müeyyide ile de bu yolla işlenen kuş katliamının önüne geçmek mümkün olacaktır.
Dedim ya halk olarak genelde güzelliklerle çirkinlikleri birbirinden ayırması konusunda zaman zaman hatalar yapabiliyoruz. Hele hele bazıları günü kurtarmaya çalışarak “Mevla’m Kerim” mantığında!
Denizlerde balık neslini, karada kuş neslini ve kendi aramızda da dostluğun neslini kurutursak geriye ne kalacak?