Rahatsızlığım nedeniyle bir süredir siz değerli okuyucularımdan ayrı kaldım. Bu makaleyi de, yazı ailemizdeki arkadaşlar vasıtasıyla, hastanede tedavi gördüğüm oda da kaleme aldık. Çok şükür biraz daha iyiyim. Yaşadığımız sıkıntılı süreçte, siz değerli okuyucularımın yeni yılını dahi kutlayamadım. Bu vesileyle de yeni yılınızı tebrik ediyorum.
* * *
Her kentin, her yerleşim yerinin, kendisi ile özdeşleşmiş değerleri vardır. Tarsus kenti içinde oldukça öneme sahip olan değerlerden bir tanesi de Tarsus İdmanyurdu Spor Kulübü’dür.
Bu kent için önemli bir kurum olan Tarsus İdmanyurdu’nun yaşadığı sorunların son günlerde ön plana çıktığını görüyoruz. Bu sene kuruluşunun 100. yılı olmasına rağmen İdmanyurdu’nun yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna şahit oluyoruz.
İdmanyurdu yok oldu, parçalandı; ama şu anda suçlusu yok!
İdmanyurdu, bilinçsiz bir şekilde yönetildiğinden, bugün için karanlık tablo ile karşı karşıya kaldı. Hiç kimse “ben akım” demesin.
Gazetecilik kimliğimin ötesinde Tarsus İdmanyurdu sevdalısı bir kişi olarak, kulübün bu hale gelmesinde kimlerin suçlu olduğunu çok yakından biliyorum. Nasip olur, sağlığıma tam kavuşursam, elbette bu konuları detaylı şekilde değerlendireceğiz.
Sarı-Lacivertli kulüp öyle ayaklar altına serildi ki, son bir yılda ardı ardına yapılan kongreler neticesinde kulüpte yönetici veya başkan olmayan kimse kalmadı!
Elinde 50 tane ekmeği olanda gelip kulüp başkanı oldu, elinde kasnağı olmayanda gelip kulüp başkanı oldu, elinde kaynak olmayanda gelip kulüp başkanı oldu. Bunlar ayıp şeyler, elbette bunların hesabı sorulacaktır.
Hani biz Tarsus İdmanyurdu’nu kuruluşunun 100. yılında şampiyon yaparak 1. lige taşlayacaktık? O göbeğinden konuşanlara sesleniyorum.
Gelinen noktada İdmanyurdu’nun şampiyonluğunu nasıl kutlayacağız.
Pazar günü maç var, sahaya çıkacak takım yok.
Tahta kapalı, pencere kapalı, çerçeve kapalı!!!
Haluk Bozdoğan’ın Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana, İdmanyurdu konusunu defalarca kez gündeme aldım ve her seferinde kulübün karanlığa sürüklendiği uyarısında bulundum. Keşke haklı çıkmasaydım. Ama gelinen nokta yazdıklarımda ne kadar haklı olduğumu net bir şekilde ortaya sermiş durumda.
İşin trajikomik tarafı ise takımın kabus yaşadığı, ortada takım kalmadığı bir dönemde perde arkasında duran bazı zat-ların hala kulübü paylaşma peşinde olmaları! Bu kulübün daha birkaç yıl önce 370 üyesi var iken, son dönemde üye sayısı 800’lere ulaşmış. Neden mi? Hep kendi hesaplarına göre davranan uyanık kişiler yüzünden. Dedim ya arkadaşlar çok uyanık!. Alın size kayyum tehlikesi yaşayan, kapanma ile yüz yüze kalan koca bir çınar.
Tekrar ediyorum, elbette bunların hesabı tek tek sorulacaktır.