Tarih 31 Mart 2019. Bu tarih Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerel seçimlerde inanılması güç bir tarihi yazdığı gündü. O tarihte Cumhuriyet Halk Partisi’nin ve başkan adaylarının görüldüğü oranda başarılı olacaklarına ihtimal dahi verilmiyordu.
İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Adana ve Mersin başta olmak üzere birçok büyükşehir belediyesinin yönetimi CHP’nin olmuştu.
CHP’nin zoru başardığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İstanbul’a baktığımızda CHP’nin ne denli başarılı olduğunu görebiliriz. Hükümetin adayı Binali Yıldırım’a karşı CHP’nin adayı (o dönem) pek tanınmayan Ekrem İmamoğlu diye güzel bir insandı. İstanbul’un en ücra köşelerinden birinde, Beylikdüzü ilçesinden bulup, İstanbulluların ve hatta Türk insanının huzuruna çıkartan genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu kendinden gerçekten çok emindi. “Kazanacağız” diye çok iddialı konuşuyordu.
Cumhur ittifakının adayı olarak yola çıkan Binalı Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm imkanlarıyla yola koyulurken, Millet İttifakının adayı olan Ekrem İmamoğlu ise kısıtlı imkanlarıyla sempatik ve tutarlı kişiliğiyle zorlukları aşarak 31 mart seçim hazırlıklarını tamamladı.
Ve seçim günü…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Martın sonu bahar olacak” sloganıyla seçimlere giren Ekrem İmamoğlu seçimleri kazanmasına rağmen Yüksek Seçim Kurulu’nun gazabına uğramış ve mazbatası geri alınarak İstanbul seçimlerinin 23 Haziran’da yenilenmesine karar verilmişti. Bitmek-tükenmek bilmeyen enerjisiyle ve inancıyla girdiği Haziran seçimlerini 806 bin oyla kazanan Ekrem İmamoğlu, halka rağmen hiçbir başarının kazanılamayacağı gerçeğini görmeyen, görmek istemeyenlere net bir şekilde göstermişti.
Aradan 2 tam yıl geçti. Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye yapılan tüm haksızlıklar tüm tazeliğini koruyor.
İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Aydın’a, Antalya’dan Burdur’a, Adana’dan Mersin’e, Hatay’a kadar Cumhuriyet Halk Partili belediyeler destan yazmaya devam ediyorlar. Sergiledikleri şeffaflıkla da ard niyetli insanlara dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu öğretiyorlar.
Belediyelerin çiftlik olmadığını kanıtlıyorlar bazı çevrelere.
Dürüst insanlara “yolunuz açık olsun” diyoruz.
BORSA İSTANBUL’DA
Borsa İstanbul yöneticileri kendi maaşlarına yani huzur paylarına yüzde 33 zam yaparak bundan böyle 24 bin TL maaş almaya hak kazandılar.
Aralarında ünlü Türk büyüklerinden Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un da bulunduğu Borsa İstanbul’da huzur payı alanların başka başka kurumlardan da maaş aldıkları Türk toplumunun malumu. Huzur payı adı altında birkaç yerden maaş alan ve AKP’li olmaktan öte hiçbir özellikleri bulunmayan zat-ların ezilen gariban vatandaşların huzurlarının kaybolmasına sebep olduklarını ne zaman anlayacağız diye merak etmemek mümkün olabilir mi?
Milyonlarca insanımızın çöp sandıklarından yiyecek aramasını görmezden gelerek 4-5 kurumdan hem de kallavi maaşlar alan beylerin yaptıklarını vatandaşlarımız biliyor ama görmesi gerekenler bir türlü görmüyorlar, duymuyorlar.
AKP’nin karanfilleri durumunda olan bu beylerin 4-5 kurumdan yaklaşık 100 bin TL maaş almalarını kim nasıl içine sindiriyor; o da belli değil. Bunların bir ayda kazandıkları parayı asgari ücretle çalışan her hangi bir kişi ancak 4-5 yılda kazanabiliyor.
4-5 yerden kallavi maaş alanlarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, aynı parayı 4-5 yılda kazanan da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.
Aradaki tek fark kazananların iktidarın adamları olmaktan öte hiçbir şey değildir.
* * *
Vicdanın kaybolduğu her işte adalet kaybolur, denge kaybolur, merhamet kaybolur, merhamet kaybolur ve her türlü adaletsizliğin yaşanması kaçınılmaz olur.
Emekliye, asgari ücretle çalışan emekçiye ve devletin memuruna yüzde 3-4 zam yapan AKP zihniyeti nedendir bilinmez kendi yandaşlarına çok bonkör davranıyor.