Merkez Bankası Başkanı sayın Hafize Gaye Erkan’ın açıklamalarını konuştuk tüm hafta. Apartman görevlisi Sadık Abi’den bahsetmiş, biz de milyonlarca insan olarak gıyabında onu tanımış ve Sadık Abi’ye hak vermiştik. Nasıl hak verilmezdi ki Sadık Abi’ye
“Bir kutu on beşli yumurta
500 gram yoğurt
Bir Türk Kahvesi
Bir kutu beyaz peynir
İki somun ekmek
Bir tam buğday ekmeği
Bir paket siyah zeytin
İki Nescafe üçü bir arada…” üç aşağı beş yukarı, Sadık Abi “fiyatlar marketlerde çok pahalı” dediğinde tüm bun bunlara 446 TL sarf ettim market alış-verişimde. Öyle ki toplu mal alımı yapabildikleri için fiyatların piyasadan ucuz olduğu bir üç harfli marketten tüm bu alış-verişim. Ne ki Sadık Abi bizler gibi kitap okumayı sever mi sevmez mi bilemem ama bir yıl önce ortalama yüz yirmi yüz otuz liralara üç-dört kitap alıp çıkarken kitapçılardan şimdi bir kültür sanat alışverişinde beş yüzlük olup anca çıkabiliyoruz kitabevlerinden- ki üniversite sınavlarına hazırlanan gençler için ders kitapları zaruri- Geçen yıl siyah ete verdiğimiz parayla bu yıl ancak tavuk eti alınabiliyor ve siyah et fiyatları neredeyse dünün iki katı.
Sadık Abi bilir tüm bunları, Sadık Abi bizden biri çünkü artan kira fiyatlarından, elektrik, su, doğalgaz fiyatlarından haberdardır Sadık Abi. Doğalgazı olmayan mahallelerde halen yemek yapılırken tüp kullanıldığını ve bir tüpün nerdeyse altı yüz liraya dolduğunu, kış mevsiminden evin en büyük odasında soba kurulduğunu kömürün torbasının neredeyse iki yüz lira olduğunu bilir Sadık Abi. Dedik ya Sadık Abi bizden biri artan ilaç fiyatlarından haberdardır Sadık Abi. Devlet hastanelerinde uzman yokluğundan randevuların günler sonraya ancak alınabildiğinden “Beğenmeyen özele gitsin!” diye paylanacak olursak da özel hastane ücretlerinin cep yaktığını da bilir Sadık Abi. Hastalık, cenaze, yağışlı hava, önemli bir gün düğün-dernek dışında aracını çalıştıramayan kontak çeviremeyen emekliden işçiden de haberdardır Sadık Abi…
Ne atadan kalma üç göz oda evi olup ta kiraya veren ev sahibi memnun hayatından ne de en insani bir hak olarak barınma hakkına erişemeyen kiracı memnun halinden. Aşağılarda, bizim buralarda Anadolu’nun toprağında ya da İstanbul’un kıyı kenar semtlerinde geçinemeyen milyonlarca insan. Şimdilik yedi bin beş yüz lira en düşük emekli aylığı, on bir bin dört yüz iki net ele geçen asgari ücret. Nasıl geçinsin insanlar? Giyinmeyecekler mi? Barınmayacaklar mı? Yemeyecek, gezmeyecekler mi? Isınmayacaklar mı? Özcesi yaşamayacaklar mı bu insanlar? Bizim için bir yol sorsun Sadık Abi.