Lidyalılar parayı icat ettiğinden bu yana, para; insanın büyük imtihanı aynı zamanda celladı aynı zamanda muhafızı pek çok şeyi olmuştur.
İlk zamanlar altın, gümüş sikkeler gerçek ekonominin varlığına delil ise de metal ve kâğıt paralar kalp akçenin varlığı, yani gerçekliğini yitirmiş ve düzen koyucuların hükümranlığında bir yalan, talan ekonomisinin delili olmuştur. Öyle ya bugün modern dünyada piyasadaki paranın altın olarak bir karşılığı mal olarak, hizmet olarak bir karşılığı bile yoktur.
Banka hesaplarımızda rakamsal bir ifadedir hepsi ve sisteme dahil olduğumuz ölçüde bunun miktarı ya azalır ya da çoğalır. Öyle ki tarih öncesi devirlerde mallarını trampa eden, takas yoluyla ticaret yapan iki kabilenin değiş-tokuşu bile bugün adına reel dedikleri sözde ekonomiden daha gerçek ve daha yararlıydı. Çünkü ortada örgütlü bir kötülük yoktu. Kimse kimsenin sırtından para kazanmıyor, kimse kimsenin emeğini sömürmüyor ya da sömürecek ilişkiler ağı sosyal hayatın dinamikleri içinde peyda olmuyordu.
Bugün sistemde banka hesaplarında ekonomik bir ifade biçimi olarak trilyonlarca dolar var, bunun karşılığı piyasada nakit olarak tedavülde ve yalnızca basılı bir kâğıt şeklinde dolaşan para yalnızca kırk beş milyar dolar. Öyle ki ödemeler cep telefonlarından banka hesaplarına girip bir tıkla sisteme dahil rakamsal ifadelerin bir başka hesaba aktarılması ile yapılıyor. Bu trilyonlarca doların mal olarak, altın olarak bir karşılığı var mı? Tabii ki de, yok…
Küresel ölçekte düzen koyucu muktedirlerin kefilliğinde bir dünya ekonomisi. Bugün biz ülke olarak karşılıksız para basarsak tabii ki enflasyon olur, oysa Amerika Birleşik Devletleri – ki küresel ölçekte yalan ve talan ekonomisinin muhafızı- istediği kadar istediği miktarda para basıp sisteme dahil ediyor ve bu parayla enerji ihtiyacı dahil birçok ihtiyacını domine ediyor. Parayı sisteme sokma yollarından biri de savaş sanayinde üretici şirketlerden mal ve hizmet alımı. Örnek verecek olursak mesela sözüm ona Irak’a demokrasi ihraç ediyor, milyonlarca dolarlık füzelerle ülkeyi harabeyi çeviriyor askeri harcamalarla ülkeyi işgal ediyor. Galipte geliyor ya da Vietnam da olduğu gibi yeniliyor da bu açıkçası pek de önemli değil önemli olan savaşın varlığı ve sisteme dahil ettiği paranın askeri bir harcama olarak sisteme dahil edilmesi. Ne ki kazanırsa Irak’ta olduğu gibi ülkenin petrolüne el koyuyor, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına el koyuyor, tüm bu savaş faaliyetlerini ticari bir meta gibi fiyatlandırma gücünü elinde tutuyor.
Ve ilanihaye işbaşına getirdiği işbirlikçi yöneticilere “Ben şu kadar milyar dolar harcadım, seni diktatörlükten kurtardım şu kadar yıllık petrol gelirin benim.” Diyor. Harap olan ülkenin yeniden imarı için milyarlarca dolarlık inşaat ihalesi için söz kesiyor. Aslında büyük bir yalan, talan ve zulüm ekonomisi. Bu ekonomiyi ayakta tutan ise yalnızca asgari gücü ve nükleer silahların büyük bir paylaşım savaşını engelleyen varlığı.
Dünyanın küresel ölçekte en borçlu ülkesi Amerika Birleşik Devletleri ve hala da karşılıksız para basmaya ve dünyayı bu parayla yönetmeye devam ediyor. Peki Amerika Birleşik Devletlerinden bu parayı kim tahsil edecek. Dünyanın birçok büyük gücü bu ülkeden bir adım geride. Üretim devleri Çin, Rusya, Almanya, Japonya buralarda gerçek bir ekonomi var ve fakat onlarda mal ve hizmet alımı karşılığında Amerika’nın yönettiği dünya sistemin kılıcını sallamaya devam ediyor. Bir karşı kutupmuş gibi ayrı bir klik gibi görünüyor ki onlarda ucundan kıyısından sisteme dahil.
Oysa gerçek bir ekonominin varlığı ancak ve ancak altın ve gümüş olarak karşılığı bulunan milli paralar eliyle yapılan ticaretle olur. Bu ise ufukta görünmüyor. Yalancı para Amerikan bankalarından Avrupa bankalarına onlardan da bize faizi ve karıyla satılarak ekonomi devam ediyor. Fabrikalardaki, pazarlardaki bu gerçek üretim bu yalan paranın sahibi iştahı midesinden aç Finans baronlarını doyurmak için işçilerin, emekçilerin sırtında bir emek gasbı olarak sarf ediliyor. Hal böyle olunca milyarlarca insanın yoksulluğu üzerinde bir ya da iki milyonluk bir insan kitlesinin aşırı zengin diktatörlüğü devam ediyor. Gazze de olanlar ya da Ukrayna da olanlar Suriye de olanlar ya da Irak’ta olanlar ve bundan sonra olacak olanlar tüm bunlardan bağımsız değildir.
Dünyanın her bir köşesinde çıkan çatışma, akan kan bu yalan ve talan ekonomisinin eseridir. Lidyalılardan bu yana kalp akça kara düzen yaşıyor insanlar İnternet kesilmediği müddetçe de bir sıkıntı görünmüyor. Öyle ya internet ağları ve bankacılık sistemleri her şey yolunda. Bir kıyamet senaryosu yazacak olursak, dünyayı birbirine bağlayan ve okyanusun derinlerinden geçen ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından düzenli olarak korunan internet hatları fırtına sebebiyle iş göremez olursa bir gün. Analog bir çağ başlarsa. Kâğıt paraları cebimizden çıkarıp yiyecek değil hiçbirimiz. Kalp akça, yalan ve talan ekonomisi bu kadarmış diyeceğiz ve topraktan üretip topraktan yiyeceğiz.