Sevgili okuyucular, Rahmetli Demirel’in tabiriyle yıllarca böyyük Türkiye’nin bööyyük çocukları gazıyla doldurulduk ve bu günlere geldik.
Türklüğümüzle, Müslümanlığımızla gururlandık. Bunda bir beis yok elbette insan aslıyla etnik ve inanç yapısıyla gurur duymalı.
Hani ne denir ‘’aslını inkâr eden haramzadedir.’’ Hiç kimse haramzade olmamalıdır.
Fakat insan aynı zamanda ilkeli ve tutarlı olmalıdır. Yaptığıyla, söylediği paralellik arz etmelidir.
Konuşunca mangalda kül bırakmayanlara göre: Millet olarak hayırseverlik bizde, yardım severlik bizde ‘’ensar ‘’olmak, kapıp kucaklamak, sarıp sarmalamak bizde, biz millet olarak dünyanın neresinden gelirse gelsin yabancıyı bağrımıza basarız, evimize alır, bir lokma ekmeğimizi bölüşürüz söylemi bizde..!
Söylemesine söyleriz ama siz pek inanmayın! Çünkü icraata geldi mi yan çizeriz. Yani konuştuğumuzla yaptığımız, fiiller ve ameller bir birini tutmaz..!
Niye mi böyle söylüyorum?
İşte kanıtı; İhtiyacı olan Suriyeliye evinizi açar mıydınız? Konulu sosyal deney yapan İlave Tv muhabiri soruyor:
Açıkta kalan bir Suriye’liyi evinize alır mısınız?
Soruya karşılık kadınlı erkekli vatandaşlarımız ilk etapta:
-Onlar bizim din kardeşimiz elbette alırız diyor.
İşte tam bu ‘’alırız’’ kelimesinden sonra İlave tv. muhabiri önceden hazırladığı birisini işaret ederek:
-Efendim, bakın bura bir evsiz barksız Suriyeli var. -Bunu sizin eve gönderelim dediğinde hemen kıvırıyorlar.
-Kimisi İstanbul dışından geldiğini, kimisi evde zaten kalabalık olduklarını, kimisi eşine sormadan alamayacağı gibi vesair mazeretle daha bir saniye önce söylediğinin tam tersini söyleyerek kabul etmiyorlar.
Böyle iki yüzlülük olur mu? Demeyin. Aynen oluyor!
Onun için ben diyorum ki ara sıra şapkamızı önümüze koyup özeleştiri yapmalıyız! Çünkü bizler söylediğimiz gibi içi dışı bir olan, dosdoğru-düpdüzgün insanlar değiliz.
Söylem ayrı, eylem ayrı..!
Ha bide; bu vatandaşlar daha röportaja başlar başlamaz ‘’ elhamdülillah Müslüman’ım’’ demiyorlar mı?
Beni alıyor bir gülme, izleyince sizlerde gülmekten kırılırsınız… Müslümanlık nire senin bu riyakârlığın nire? diye sorsan kavga çıkar…
Yahu insan bu kadar nasıl riyakâr olabilir? Nasıl olur da bu kadar pişkin olur? Söylediğini daha saniyesinde geri alır ve fırıldak gibi döner?
Sohbet yazımı; Hz. Mevlana’yla noktalıyorum. ‘’Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün.’’ Riyakârlık ve pişkinlik insana yakışmıyor…