Parti Başkanı iyice yaşlanmış oturup kalkamıyor hatta yürürken adım atmakta zorlanıyor ayaklarını sürüyor fakat bir türlü Genel Başkanlığı da bırakmıyor.
Akil adamlar toplanıp bu başkandan parti kongresinde nasıl kurtulacağız diyerek uzun uzun düşündükten sonra şöyle bir çözüm buluyorlar.
Kurultay esnasında genel başkan konuşma metnini son kez gözden geçirmek için odasına geçiyor.
Hemen ardından içeriye takım elbiseli, eli ayağı düzgün bir adam giriyor.
Genel başkan: Merhaba bir talebiniz mi var? Diye soruyor.
Adam: Merhaba ama ben Azrail'im canını almaya geldim deyince
Genel Başkan hiddetle; Hadi oradan ne Azrail'i benimle dalgamı geçiyorsun?
Adam: Yoo dalga falan geçmiyorum.!5 saniye sonra içeriye senin de tanıdığın 2 adam girecek diyor ve daha 15 saniye olmadan 2 adam giriyor.
Genel başkan tanıdık adamlara soruyor:
-Yahu şu köşede dikilen adam ben Azrail'im diyor! Delinin teki herhalde!
İkisi birden: Hangi adam Sayın Genel Başkanım köşede adam falan yok!
Tam bu sırada Azrail'im diyen adam lafa karışıyor:
-Bak; ben sana demedim mi? Beni senden başka kimse göremez ve duyamaz!
Genel başkan zaten yaşlı yerinden kalkamıyor dizlerinin bağı çözülüyor.
--Yahu şu adamı görmüyor musunuz?
-Vallahi görmüyoruz Sayın Başkan, herhalde siz halüsinasyon görüyorsunuz?
Azrail adam lafa tekrar giriyor:
-Sen şimdi çık parti delegelerine son bir veda konuşması yap. Genel başkanlıktan ayrıldığını söyle sonra da 2 Rekât Namaz kıl öyle canını alayım…
Genel başkanın dizleri tutmaz oluyor. Tamam diyor. Korkudan tiril tiril titriyor ve o korkuyla çıkıp kısa bir veda konuşması yapıyor.
Kürsüden inip arka kapıdan kimseye görünmeden eve gidiyor. Tam eve girecekken zaten ayaklarını sürüyerek yürüyor ya, ayağı girişteki paspasa takılıp düşüyor. Beyin kanamasıyla hastaneye kaldırıyorlar.
Ölmüyor ama Azrail sayesinde Genel Başkanlıktan ayrılmış oluyor. Evinin zili her çaldığında da Azrail geldi diyerek yatak odasına kendisini kilitliyormuş… Bakalım nereye kadar!!!
***
AKLINIZDA BULUNSUN:
TARİHÇİ PR0F. DR. YUSUF HALAÇ OĞLU DİYOR Kİ:
Atatürk'e yok dinsiz, yok imansız diyorlar...
Ya sen kimsin ki Allah adına karar veriyorsun, bu düpedüz şirktir.
Osmanlı 600 sene boyunca halkın anlayacağı dilde bir kuran tefsiri yapmamış, çünkü kuranın okunmasını, anlaşılmasını istemiyorlar.
Çünkü okunup anlaşılsa bu tarikat zırvalıkları bitecek.
Kim veriyor sana Veli unvanını?
Allah mı?
Vahiy mi geliyor sana Velisin diye?
Hayır, gariban insanlar veriyor, sende onları sömürüyorsun!
Kıyafet!
İslami kıyafet diye bir şey yok; Ebu Cehil de Peygamber efendimizle aynı kıyafeti giyiyordu.
İsimler!
Peygamberimizin ismi müşrikler döneminde verilmedi mi?
Ali, Ömer, Osman müşrik isimleri değil mi?
Müslüman olduktan sonra isimlerini değiştirdiler mi?
Hayır, aynı isimlerdi.
Ve aynı dönemde müşrik olanlar da aynı isimleri kullanıyorlardı.
Dolayısıyla İslami isim diye bir şey yok.
Bu safsatalardan, bağnazlıklardan ülkenin kurtulması lazım.
Çünkü Kuranı kerime baktığınızda hep öğrenmeye, akletmeye bağlıyor.
İşte Atatürk bunları öğrettiği için Atatürk'e karşı çıkıyorlar.
Adam Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkartmış.
Diyanet'i kurmuş.
Din adamı yetiştirmek için ve İlahiyat ve İmam hatip açıyor, kuruyor.
Medreseler de yetişmiyor çünkü.
En önemli işlerinden birisi de Misyoner okullarındaki kiliseleri kapatıyor.
Nasıl sevsinler ATATÜRK'Ü...?!
***
"Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol..."
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.