
Doktor önce beyefendiyi muayene eder.
Sağlığınız gayet yerinde dedikten sonra sorar:
-Siyasi faaliyetiniz nasıl gidiyor?
Kulakları ağır duyan yaşlı politikacı hafifçe içini çeker;
-Birinci sefer gayet normal oluyor doktor bey, yalnız ikinci de çok terliyorum!
Doktor şaka mı yapıyor diye politikacının suratına şöyle bir bakar, politikacı gayet ciddi gözüküyor, üstelemez!
Ardından hanımefendiyi alır muayeneye.
Yaşlı politikacının söylediklerini normal görmeyen doktor merakla hanımefendiye sorar:
-Eşiniz sayın politikacı; birinci seferde bir anormallik olmadığını ancak ikinci seferde çok terlediğini söylüyor? Gerçekten böyle mi oluyor?
Hanımefendi gayet sakin:
-Evet böyle oluyor ama ben bunda bi anormallik görmüyorum!
Doktor şaşkın: Nasıl yani?
Politikacının eşi:
-Eşim seçmenin karşısına her çıktığında, birinci yalan da çok iyi idare ediyor; ancak ikinci yalanda çok terliyor doktor bey evladım!
***
PARTİ GENEL BAŞKANI BUNAK OLURSA
Genel Başkan milletvekillerini odasına toplar ve uzunca bir brifing verir.
İçeride saatler süren brifing sonrası vekiller kan ter içinde çıkarlar.
Kapıda bekleyen şoförün biri vekile sorar:
Sayın vekilim, herhalde çok konu vardı ki toplantınız çok uzadı?
Vekil:
-Ne konusu kardeşim, adam bunak; konuşuyor unutuyor… Konuşuyor unutuyor... Konuşuyor unutuyor…!!!
***
POLİTİKACI VAMPİRLER GİBİ ÖLÜMSÜZDÜR
Hasta bir politikacıya bir türlü teşhis konulamıyor.
Zavallı adam yirmi sekiz gündür Üniversite Hastanesinde yatmakta ve hiç bir sonuç yok.
***
Belki dikkatinizi çekmiştir, üniversite hastanelerinde garip bir hiyerarşi vardır.
Prof. başta, arkasında Doçentler, sonrasında Başasistanlar ve bir iki parlak öğrenci üçgen düzeninde "Vizitlere" nerdeyse uçarak giderler.
Yine böyle bir gün ve tüm kadro hastanın başında.
Prof. sorar:
-Radyolojik tetkikler?
Hemen filmler ışıklı panoya yerleştirilir.
Sert ve kararlı bir ses:
-EKG?
Derhal "Trase" hocanın önüne serilir,
-Eforlusu?
O da hemen açılır hocanın önüne.
-Laboratuar tetkikleri?
Her şey önceden hazırlanmıştır.
-Elektroansefalografi?
-Buyurun hocam.
-Emar?
Dışarıda çektirilmiş emar da konulur önüne.
-Sintigrafi?
-Anjiyo?...
Derken tüm tetkik ve tahlilleri inceler fakat gene teşhis koyamaz.
Prof. tekrar Sorar:
Bu adam ne iş yapıyor?
-Ünlü bir politikacı efendim!
-O zaman eline bir mikrofon verin, hastane personelini de çağırın.
Hemen dediğini yaparlar, eline mikrofonu alan politikacı bakar ki karşısında kalabalık bir vatandaş gurubu yatakta doğrulur ve:
-Sevgili Vatandaşlarım, Aziz Milletim diye, palavra nutuklarından birine başlar…
Prof. Oradakilere dönerek:
- Arkadaşlar ülkemiz politikacılarının hastalığı eline mikrofon alamaması ve palavralarını dinleyecek kalabalıklar bulamamasıdır.
-Bizim politikacılarımız, gördüğünüz gibi mikrofon ve alkışlayacak kalabalıklar buldukları sürece değil hastalık; binlerce yıl yaşayan vampirler gibi ölümsüzdürler!
Ve o gün taburcu olur.
***
AKINIZDA BULUNSUN: Seni cennet vadiyle kandırıp, fakirliğe mahkum edenlerin hayatlarına bir bak; bu dünyada cenneti yaşadıklarını göreceksin! (C.Darvin)