Bildiğiniz gibi şu günler de ülkemizin en önemli sorunu pahalılık, Milletin bir kısmı açlıkla boğuşuyorken…
İki AKP milletvekili aralarında tartışıyorlarmış.
Memlekette pahalılık var mı? Yok mu?
Tartışma uzayıp gidince; biri diğerine:
-Reis'e soralım o bilir, demiş.
Diğeri: -Gerçekten Reis'in bileceğine inanıyor musun?
-İnanmıyorum ama Reis'in dediği dediktir!!!
****
DOKTOR ÇOK TERBİYELİ
Bu anlatacağım fıkra yaşanmış gerçek bir olaydan alıntıdır.
Geçtiğimiz günlerde kız kardeşim ''Guatr'' şikayetiyle hastaneye gider, muayeneden sonra ''emar'' çekilir, sonucu göstermek için doktorun odasına girer.
Doktor emar sonucunu alır inceler gibi yapar ağzının içinde bir şeyler geveler, elindeki kağıdı geri uzatır ve:
-Gidebilirsiniz der.
Kız kardeşim:
-Doktor bey sonuç nedir? Nasıl bir tedavi uygulanacak diye sorar.
Doktor:
-Yok, şimdilik bir tedavi uygulamayacağım, 15 gün sonra tekrar kontrole gelin o zaman bakarım gibi bişeyler homurdanır...
Zavallı kız kardeşim sessizce odadan çıkar.
Şimdi bunda fıkralık ne var diyorsunuz değil mi?
Asıl komiklik bundan sonra!
Hastane Müdür yardımcısıyla karşılaşır: Müdür yardımcısı tanıdık olduğu için sorar:
-Hala ne oldu? Muayene oldun mu?
Kız kardeşim:
-Oldum oldum ama sana bir şey söyleyeyim mi, ne kadar utangaç ve terbiyeli bir doktorunuz var!
-Nasıl yani?
-O kadar yanında durdum, ne muayene de, ne kontrol sırasında kafasını kaldırıp yüzüme bile bakmadı. Maşallah çok terbiyeli, çok utangaç bir doktormuş(!)
Biraz geç de olsa Hastane Müdür yardımcısı ironiyi anlar ve:
-İlahi Hala; diyerekten basar kahkahayı…
Ve devrim yapılan sağlık sistemi için ağlamamız gerekirken ''güleriz böyle…''
***
SÜTSÜZ İNEK ÖYKÜSÜ
Zamanın Tarım Bakanı, memlekette İnek yokmuş gibi Taaaa Kanada'dan inek ithal eder.
İnekler alınmadan önce bizim Tarım Bakanı inekten çok anlarmış gibi, Kanada Tarım Bakanına, bu ineklerin sütü nasıl? Diye sorar.
Kanada Tarım bakanı da:
-Sayın Bakan, vallahi biz bu ineklerin sütüne doyamıyoruz… diye yanıt verir.
Neyse inekler alınır… Gel zaman git zaman, ha bu gün ha yarın diye beklenir beklenir lakin ineklerin sütü yok denecek kadar azdır.
Bizim Tarım bakanı bu duruma çok kızar ve Kanada Tarım Bakanına telefon açar:
-Sayın Bakan, yalan söylemeye utanmıyor musunuz? Hani bu ineklerin sütüne doyamıyordunuz? Bu ineklerin hiç sütü yok!
Bunun üzerine Kanada Tarım Bakanı şöyle yanıt verir:
-Niye kızıyorsunuz Sayın Bakan, ben yalan söylemedim ki, ben zaten bu ineklerin sütünün az olduğunu dolayısıyla ''BİZDE DOYAMIYORUZ'' demiştim, unuttunuz mu?
***
ÇOCUĞUN DUASI
Allah'ım lütfen yarın babaannem ölsün!
Bunu babası işitir ama seslenmez ve ertesi gün babaannesi ölür.
Birkaç gün sonra çocuk yine dua eder ve yarın dedem ölsün der!
Babası bu duayı da duyar, yine ses çıkarmaz fıkra bu ya; ertesi gün dede ölür.
Aradan bir müddet geçmiştir, bu seferde babam ölsün diye dua eder.
Bu duayı duyan babayı bir telaş alır, fakat ertesi gün olur adam ölmez.
Akşam eve gelince bakar ki hanım ağlamaklı üzgün, ne odluğunu sorar? Hanımı: Ne olacak bey, bizim kapıcı ölmüş!
***
AKLINIZDA BULUNSUN: Cehalet; yenilmesi gereken en büyük düşmandır. Halkını cehalet ve sefalete teslim eden yöneticiler yok olmaya, kendilerini cehalet ve sefalete sürükleyen yöneticileri seçen halk ise köle olmaya mahkûmdur.
Gerçek kurtuluş; ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça, toplum yerinde sayıyor demektir. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir. Mustafa Kemal ATATÜRK