Oysa kamu tarafından yaratılan değer artışları; yaşanabilir, sağlıklı, çağdaş, temiz bir çevre yaratılması için toplumun hizmetine sunulmalıdır. Bunu geliştirecek bir modeli yaşama geçirme konusunda duyarlı ve istekli bir toplumsal yapı oluşturmalıyız.
Kentsel mekanda, mülkler üzerindeki değer artışlarının mülk sahibinin hakkı olarak görülmesi, daha önce üzerinde bina yapılmış arsalarda “yık yap” sürecinin başlamasına, kentlerin tarihi ve kültürel kimliklerinin yok edilmesine yol açmaktadır.
Kentlerimiz, rant ekonomisi ve buna bağlı olarak gelişen “rant kültürünün” hakimiyeti altına girerek, her gün yeni yeni “kente karşı işlenen suçlara” tanık olmaktadırlar. Basın v medya her zaman ki gibi olayları mevcut sistemin işleyişi, çürümüşlüğü “kokuşmuşluğu” olarak değil, zabıta haberciliği anlayışıyla vermeye devam ediyor.
Kentlere karşı işlenen suçların üretimi, dönem dönem çıkarılan “imar affı” yasalarıyla sistemin kendisi tarafından da açıkça besleniyor. “imar affı” gibi popülist ve yağmaya dayalı politikalar, sistemin varlığını, işlerliğini sürdürmesi için sık sık gündeme geliyor. Sistem, kent sorunlarının çözümünde bunların dışında bir arayışa girmeyi de gündemine almıyor.”
Görüyoruz ki kapitalist sistemin vahşice sömürü ve rant alanları kentlerin kendisini hedef almaktadır. Birilerinin aç gözlülüğünü, doyumsuzluğunu ve buna bağlı olarak iştahını kabartırken; diğerlerinin (emekçi sınıf ve tabakaların) nasıl biraz daha sahipsizliğe, yoksulluğa, açlığa ve de sefalete doğru itildiklerini giderek saha iyi anlamaya çalışıyoruz.
Yalnızlık, sahipsizlik kapitalist sistemin psikolojisiyle ilgili en önemli özelliklerindendir. Yalnızlık ve sahipsizlik insanı doyumsuz, ihtiyaçların peşinde açgözlü, bencil, mülkiyet ve mevki düşkünü bir yaratık haline getirir.
Dünyada ve ülkemiz kentlerinde yaygınlaştırılan bu “rant ekonomisi”, toplumun bireylerine bu ranttan pay vererek mülkiyet düşkünlüğünün artmasına, ayrıca kentli olma ve kentin sorunlarına sahip çıkma kültürünün gelişmesinin engellenmesine. Yerel yönetimler sonuçta “kent rantları” peşinde koşan yapılara kolayca bürünüyor ve bu durumda rantçıların yerel yönetimleri ele geçirmelerine neden oluyor.
Kaynakça: Özelleştirme Değil Kamulaştırma. Kent Rantlarının Topluma Geri Döndürülmesi. Celal Beşiktepe S:187 (…) 192-193. (BİTTİ)