BESLENMEDE ve üremedeki bir başarısızlık, sonuçları savunmanın zayıflamasında ve bu da giderek topluluğun (sürünün) yok olmasını gösterebilir.
Savunmadaki bir başarısızlık aynı zamanda sürünün beslenmesini ve çoğalmasını etkileyecektir. Bu üç sorun yeni gelişmekte olan insan türünde, insan gruplarında işbirliğini geliştirip, dayanışmayı arttırdığıdır. İşbirliği ve dayanışma içindeki sürekli birliklerin (sürünün) yarattığı bir olanak da, yavruların, yetişkinlerin davranışlarını daha fazla görme ve bunları daha fazla taklit etme fırsatıdır. Bu ise toplumsal evrimin ve kültürel birikimin temellerinin atılması anlamına gelir.
Yavruların yetişkinleri, yetişkinlerin birbirlerini taklit etmeleriyle bireysel buluşlar sürüye kazandırılmakta, yetişkin kuşağın deneyimleri genç kuşaklara aktarılarak birikim sağlanmaktadır. Bu taklit ve birikim “araç kullanma” alanındaki görünümü meyvesini “araç yapma” başarısında verecektir.
Araç kullanma bazı hominid (insansı canlı) türlerinin araç yapmaya başlamalarıyla hominidlikten, “homo”ya (insana) geçişlerinin kesin tarihi bilinmiyor. Son araştırmalar ağaçtan inmeleriyle 12 milyon yıl kadar önce araç kullanmaya başlayan canlıların üç milyon yıl kadar önce araç yapmayı başardıkları, zamanımıza kadar kalabilen taş araçlarla birlikte zamanımıza kadar kalamayan tahta araçların kullandıklarına kesin gözüyle bakılmaktadır. Böylece insan yapısı ilk tahta aracın sivrileştirilmiş sopa, ilk taş aracını sivrilten kırık çakmaktaşı parçası olduğu sanılıyor. Sivri sopaların yenilen kök bitkilerinin çıkartılmasında hem beslenme, hem de savunma işinde kullanıldığı, belki de arada sırada saldırma işinde de kullanılabildiğidir.
Bu ilk araçların yapılışı bazı antropologları insanın düşünmeye başlamasının işareti olarak değerlendirilir. Bu çağdaş “ilkel sürü” denen topluluklar toplayıcılıkla avcılığı birlikte yürüten topluluklardır. Bu ilk tarihsel çağdaş ilkel toplulukların yirmişer, otuzar kişilik sürüler olduğu sanılmaktadır. Araç yapmaya yeni başlamış olan böyle bir topluluğun geçim biçimi “toplayıcılık”tır. Üretici olmayan bir ekonomiye, asalak ekonomiye sahiptir!
İlkel sürü toplumu dediğimiz toplumun (sürünün) tüm üyeleri zamanlarının hemen hemen hepsini beslenmeye harcamakta ve otlar, böcekler, taneliler, kökler toplayarak sağlanmaktadırlar. Ve bundan ötürü geriye başka şeylerle uğraşacak zamanları kalmamaktadır. Bundan dolayı toplayıcılığın bir “artı enerji” ve artı zaman bırakmayan bir ekonomi olduğu varsayılabilir.
Konuşmanın daha henüz gerçekleşmediği, daha araç yapma deneyiminin aktarılmamasının söz konusu olmadığı ve dolayısıyla da bilgi birikimi sürecine girilmemiş olan ve yalnızca kaba gücün egemen olduğu bir yapı(!) Bu nedenlerden dolayı tarihsel toplayıcılar “türdeş” ve karmaşık, gelişmiş olmayan, “ilkel” bir toplumsal yapıya sahip olmuşlardır. Böylesi bir yaşam standartlarında hakim olan bir ekonomik toplumsal farklılaşmalar ve aynı zamanda da önemli bir statü rol farklılaşması da bulunmadığı için bireysel çıkar ve sürü çıkarı çelişkisi de bulunmaz.
“Üreme ve savunmanın dışında (ekonomik alanda) bireysel çıkar sürü çıkarı birliğinin bulunmaması, birlikte toplayıcılık yapmaktan öte ekonomik işbirliği biçimlerini geliştirmek. Bireysel çıkar ve sürü çıkarı çelişkisinin bulunmaması ise bu yolda doğabilecek sürtüşmelerin ve çatışmaların görülmeyeceği anlamına gelir. Tüm bu olgular ekonomik ve toplumsal yapının kendi kendini yineleyen gelenekçi, durağan olmasına katkıda bulunur. Yine bu dönemde her bir sürü başına buyruk kapalı bir birim olarak varlığını sürdürdüğünden; sürüler arası ne bir barışçıl ne de bir savaşçıl ilişkiler söz konusu olamaz. Sürüler arası ne savaş ne de barış ilişkilerinin olmaması ise sürünün yapısının bir dış toplumsal etki ile değişmesi şansını yok etmiş olur.
Ve giderek toplumsal yapı ekonomik olarak farklılaşmaya başlar. Savunmada kullanılan araçlarla, beslenmede kullanılan araçlar arasında yaratılan değişiklikler ve buna bağlı olarak yaratılan toplumsal gelişme erkeklerin savunma araçlarındaki uzmanlığını saldırı araçları yapımına götürmeye başlar ve böyle bir etkileşim sonucunda toplumsal yapı onların toplayıcılıktan avcılığa geçmeleri zemininin yaratılmasında önemli bir faktör olmuştur.”
Araç kullanmaktan araç yapmaya geçiş bile insanlara toplayıcılık ekonomisinin kısır döngüsünden kurtulmalarına yetecek itiyi verememiş görünür.
Bununla birlikte çok ağırda olsa araçlardaki gelişme, özellikle savunma silahlarının geliştirilip insanların hayvanlara karşı saldırıya geçebilmelerine olanak verecek düzeye gelmesiyle, bir başka değişle avcılığı başlatmasıyla, toplayıcılık ekonomisinin aşılmasında dolaylı olarak rol oynamıştır.”
İLKEL TOPLULUKTAN UYGAR TOPLUMA
ALAEDDİN ŞENEL
ANKARA BİLİM VE SANAT YAYINLARI
SAYFA 58