Mersin, Tarsus ve Bölgedeki gündem, ekonomi, son dakika, spor ve yaşam dünyasındaki önemli gelişmelerden anında haberdar olmak ister misiniz?

:

:

:

Tekelci sermaye ve bir avuç yerli işbirlikçilerin anayasası mi -YOKSA- “Yeni anayasa taslağı ve taslak hakkında görüşler” (2)

2 Temmuz 2015 Perşembe 19:31
Yakup ŞEN


      Ülkemizde işbirlikçi tekelci sermayenin devlet olarak yüklendiği misyon oldukça yeni. Oysa ki Avrupa Tekelci burjuvazinin kendi devleti ve ve kendi sistemi konularında oldukça uzun bir tarihsel deneyimi bulunmaktadır. AB’nin ülkemiz burjuvazisiyle (İşbirlikçi tekelci Burjuvaziyle) olan evlilik ilişkileri çok yakın tarihte gerçekleşmiştir.



      Avrupa tekelci sermayesi artık kendisine bir ayak bağı olan Asker-sivil burjuvaziyi tasviye etme ve kendi sömürü sistemine kendi sömürü ilişkilerine daha uygun bir sistemi hayata geçirmeye çalışmaktadır. Bu bağlamda onlar için onlar için (Hem AB tekelci sermabyesi ve hem de Türk işbirlikçi tekelci sermayesi için) yeni bir anayasa yapmanın artık kaçınılmaz olduğudur.



      Ülkemizde Cumhuriyet Anayasası’ndan bu yana ilk kez ordunun önderliği tarafından değil, bir siyasal iktidar tarafından anayasa yapma gündeme gelmiştir. Bir anayasa ister askerlerin, ister sivillerin öncülüğünde yazılsın pek fazla önemi yok. 12 Eylül Anayasası’nı (1982 Anayasası yazdıran askerlerdi ama onu hazırlayan, yazan Orhan Aldıkaçtı Başkanlığındaki bir anayasa profesörleri komitesi tarafından yazılıp hazırlanan bir anayasa olarak tarihe geçmiştir. Hala da faşist bir anayasa olarak yürürlüktedir.)



Şimdiki hazırlanan anayasada Ergün Özbudun Başkanlığında başkalar Grup profesörleri komitasinin yazılımı bir anayasa olarak tarihe geçecektir.



      Kapitalist sistemde hangi ülkede olursa olsun burjuvazi kendi düzenini güvence altına almak zorunda. Ülkemizde de 1970-1980 arası tarihsel olarak oldukça önemli bir dönem yaşamıştır. O dönemde özellikle eğrisi doğrusuyla sınıf mücadelesi (Çok büyük hatalar, yanlışlar, tecrübesizlikler, deneyimsizlikler olmasına rağmen) emek cephesinde en üst seviyeye  çıkmıştır. Sınıf mücadelesi sen üst seviyeye çıkarken, pektabiki burjuvazide boş durmamış; kendi örgütlü gücünü emekçi sınıf ve tabakalar üzerine sürerek kanlı pazarlar oluşturmuş ve kendi devletinin en büyük vurucu gücü olan askeri (Faşist darbesini organize ederek) gücüyle 12 Eylül cuntasını tezgahlamıştır. Ülke genelindeki sınıf mücadelesini (Burjuva adına) ancak böyle bastırabilirdi. Nitekim öylede oldu. Ve arkasından ordu 1982 faşist anayasasını hazırladı.



      Bu anayasayı sivil yapacak şey, askeri elbise giymeyeceklere yapılması değil! Başta emekçi sınıflar olmak üzere (Emeğiyle geçinen) işlerin dar gelirli, memur-emekli, dul-yetim, işsiz-yoksul, köylü-küçük esnaf, vb dediğimiz) halkı oluşturan sınıf ve tabakaların sınıfsal çıkarını temsil edecek ve başta onlara hizmet edecek ve onları her türlü tehlikelere karşı koruyacak bir anayasanın yapılmasıdır. Aksi takdirde daha baştan toplumun kendi anayasası olmayan bir anayasaya boyun eğme hali ortaya çıkacağından; halkın paylaşabileceği ortak ortak değerlerin değil azınlık bir grubun (Tekelci sermayenin) diğerinin tahakkümüne yol açacak bir sistem (Düzen) aygıtı olarak karşımıza çıkacaktır. Yine bu türden bir anayasa ayrımcı ve dışlayıcı olmasının yanı sıra bir güç tekelinden ona hizmet eder ve onun devletinin kontrolü altında baskıcı olacaktır.



      “Despotik bir çoğunluk gücüne dayalı bir anayasa yapma iddiası, bizzat bir düzenleme etkinliği olması bakımından askeri gücün taşıdığı ifadeden farklı birşey değildir. Her iki durumda ortaya çıkan şey bir tahakküm aygıtı olur çünkü”



      Ülkemizdeki bu gücü AB ile sarmaş dolaş olmak isteyen başta avrupa tekelci sermayesiyle birlikte hareket eden çok azınlık bir zümrenin “Gücün” bu gücün belirleyiciliği altında olacağından yasayı uygulayan yasayı yapan güce referansla yorumlayacaktır. Bunu darbeci bir anayasa olan 12 Eylül 82 Anayasası’nda AB’ye uyum için yapılan düzenlemelerin  yaşama geçilmesi pratiğinde açıkça görmemiz mümkündür; mümkün olacaktır.



      Aslında geçmişle hesaplaşırken  onun karşısına geleceği kurma yolunda da neyi istediğini ve de neye karşı olduğunun açık bir şekilde belirlenmesi gerekmez mi? Elbette ki gerekir! Sonuç olarak bir yerlere karşı gelirken bir yerlerken koparken neden karşı geldiğimizi neden kopmak istediğimizin alt zemini olan siyasi ve ideolojik kimliğimizi belirlememizin önemini de kavramamız ve bunu ileri noktalara doğru taşıma sorumluluğumuzu almamız gerekmiyor mu? Elbette ki gerekiyor hem de fazlasıyla!!



      -Devam Edecek-


UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın diğer makaleleri
  • Emek kristalize olmuş yüce bir değerdir!13 Eylül 2019 Cuma 09:25
  • Tarsus’ta 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı (3)23 Temmuz 2019 Salı 09:18
  • Tarsus’ta 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı (2)11 Haziran 2019 Salı 08:50
  • Tarsus’ta 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı7 Mayıs 2019 Salı 09:11
  • Ülkemiz Yerel Yönetimlerinde Yapılan Seçimlerin Sebep ve Sonuçları!23 Nisan 2019 Salı 10:17
  • Hizmet Anlayışları Nasıl Olmalıdır? (4) 26 Mart 2019 Salı 08:42
  • Hizmet Anlayışları Nasıl Olmalıdır? (3) 22 Mart 2019 Cuma 09:04
  • Hizmet Anlayışları Nasıl Olmalıdır (2)19 Mart 2019 Salı 08:38
  • Hizmet Anlayışları Nasıl Olmalıdır? (1)16 Mart 2019 Cumartesi 09:08
  • Egemen Güçlerin Bir Asırdan Beri Doğu Kalkınması Yutturmacası 229 Haziran 2018 Cuma 09:37
  • Egemen Güçlerin Bir Asırdan Beri Doğu Kalkınması Yutturmacası! 129 Haziran 2018 Cuma 09:36
  • Faşizmin Kara Lekesi Tarihe Yüz Karası Olarak Geçecek!16 Şubat 2018 Cuma 09:03
  • Dışa Bağımlı Kapitalist Sistemde Devlet Neden Tamamen Sosyal Olmaz? (3)11 Temmuz 2017 Salı 14:29
  • Dışa Bağımlı Kapitalist Sistemde Devlet Neden Tamamen Sosyal Olmaz? (2)9 Haziran 2017 Cuma 08:44
  • Dışa Bağımlı Kapitalist Sistemde Devlet Neden Tamamen Sosyal Olmaz? (1)6 Haziran 2017 Salı 09:15
  • Şaibeli Referandum25 Nisan 2017 Salı 08:46
  • Başkanlığa “Hayır” Kampanyası İçin Ulusal Seferberlik İlan Edilmeli (!)17 Şubat 2017 Cuma 08:34
  • Anayasalar Neden ve Kimin İçin Değiştirilir (2)27 Ocak 2017 Cuma 08:41
  • Anayasalar neden ve kimin için değiştirilir?(1)24 Ocak 2017 Salı 08:53
  • Başkanlık Sistemi ve Anayasa Üzerine20 Ocak 2017 Cuma 08:37
  • Akdeniz Gazetesi ©1994 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
    Oluşturma süresi(ms): -1
    SON DAKİKA
    Tarsus’ta Muhtar Derneklerinde İstişare Toplantıları
    Vahap Seçer: “Partimizin bir ve bir arada kalması son derece önemli"
    ZAYİ İLANI
    Tarsus'ta tefecilik operasyonu, 20 gözaltı
    Mersin Güvenlik ve Asayiş Değerlendirme Toplantısı Gerçekleştirildi
    Başkan Veyis Avcı’dan, Üzüm Üreticiye ‘Erken Kesim’ Uyarısı!
    Mersin OSB’de bir okul temeli daha atılıyor
    Büyükşehir Zabıta Ekiplerinden Tarsus’ta Toplu Taşıma Araçlarına Yönelik Klima Denetimi
    Maratona katıldılar ama para alamadılar!
    “Türkiye ittifakı olarak demokrasinin ve adaletin rafa kaldırılmasını asla kabul etmiyoruz”
    Muharrem Ayı 26 Haziran’da başlıyor
    Mersin’de merkezli yasadışı bahis çetesi çökertildi
    Kültür Park Mersinlilerin Nefes Alma Noktası
    Büyükşehir’in ‘Tarihi Kilikya Yolu Projesi’ Geçmiş İle Günümüzü Buluşturmaya Devam Ediyor
    CHP Tarsus İlçe Kadın ve Gençlik Kolları sınav heyecanına ortak oldular