Sümer düşünürleri (Metafizikçiler) insanların siyasal düzenine uyarak, bütün tanrıların başı kral veya idareci olmalı idi. Sümer tanrıları da başlarına bir kral olan bir topluluktu. Bu topluluğun en önde giden grubu “Kaderleri tayin eden” yedi tanrılar ve “Büyük Tanrılar” olarak nitelendirilen elli tanrıdır. “Gök, yer, deniz ve havayı idare eden Tanrılar yaratıcı Tanrılar” olarak ifade edilmektedir.
Lagaş’lılar Urukagina başa geçince! İ.Ö 2500 yıllarında bu krallarda bazıları kendileri ve devletleri için gittikçe artan bir hırsla “Emperyalistik savaşlar ve kanlı fetihler yaptılar” Bu savaşlar sınucunda Lagaş’lılar politik ve ekonomik özgürlüklerini yitirdiler. Krallar orduyu güçlendirmek, silah ve malzeme temin etmek için bireylerin şahsi haklarını çiğnemeyi ve mabede ait malları kullanmayı gerekli buldular.
Köleci üretim bibteminin ilk sınıflı topluma geçiş ve devletin (Köleci devletin) ortaya çıkışı ve bu toplumsal yapının nasıl bir yönetim şeklinde olduığunu çok kısa ve öz olarak anlatmaya çalıştım.
Dört, beşbin yıl süren ve çok tanrılı bir toplumsal üretim sistemiyle üretilen köleci sistemin bağrında tek tanrılı bir üretim sistemi olan feodal üretim sistemi gelişir ve sonunda yerini bir üretim sistemine (Feodal üretime) ve feodal devlete bırakır. Bu geçiş ve oluşum süreci “Milat” olarak kabul edilmiş ve bu edilişi de M.Ö ve M.S olarak ifade edilmesidir. Feodal üretim sisteminin stoplumsal özelliği köleci üretim sisteminin çok tanrıcılık sistemin bağdaşmayan tek tanrıcılığa dayalı bir sistemden kaynaklanmaktadır. Dünyada bu sistem, büyük imparatorlukların ve kralların dünyayı nasıl egemenliği altına aldığı, ülke işgalleri ve savaşların yıkımlarıyla çalkalandığı bir dünyaydı!
Bu üretim sistemine geçişle birlikte artık bütün bütün dünya ülkelerindeki toplumsal yapı tanrı tekliğine (tek tanrıcılık anlayışına göre) göre yönetilmeye başlamıştı. Özellikle Avrupa’da (Öncelikle) burjuva devrimleriyle birlikte feodal üretim sisteminden, kapitalist üretim sistemine geçilir. Bu sistemde de egemen (Sömürücü sınıf olan burjuvazi kendi sınıfı adına toplumu yönetmek ve yönlendirmek için tek tanrıcılığı bir sömürü aracı olarak kullanır ve halen de bütün dünya ülkelerinde de kullanmaya devam etmektedir!
Egemen sömürücü sınıfların devleti ve yönetimlerinin egemen (İktidarda oldukları) olduğu bütün dünya ülkelerinde (Tekelci sermaye grupları ve onların yerli işbirlikçileri) halkı yönetmek ve yönlendirmek için farklı şekilde din sömürüsüne dayalı (Buna tarikatlar dahil) bilimsel olmayan yönetimlerle ve dünya ekonomisine hakim olma hırsıyla, olmadık entrikalara başvurarak fırsatçı doyumsuz ve talancı anlayışıyla; halkın örgütsüz ve yeteri kadar eğitim düzeylerinin düşük oluşlarından yararlanarak Burjuvasi;
(Tekelci sermaye grupları) örgütlü devlet aygıtlarını kendi sınıfsal çıkarı doğrultusunda kullanarak ve yanına aldığı siyasal yandaşlarını da bu vurguncu önü dizginlenemeyen, avantajcı, boşboğazcılık tecrübe ve hünerlerini kullanmayı ihmal etmeden (Göz önünde bulundurarak) yönetmeye devam etmektedir.
Kapitalis toplum farklı egemen sömürücü sınıfların birliğinden meydana gelmiştir. Aralarında zaman zaman çatışmalar ve anlaşmazlıklar olsada (Devleti ele geçirmede) onlar için esas olanın devletin bütün (Legal ve illegal) kurumlarıyla kendi sınıflarına hizmet etmesi ve devletin devamlılığı esastır. Zaten devlet’de hemojen bir yapıda olmaz hiç bir zaman! Farklı egemen sömürücü sınıfların temsilcilerinden olmuştu!
-Devam Edecek-