Siyasal Meclis ve Tarihçesi
TARİH NEREDE BAŞLAR 9
Dünyadaki toplumsal yapılar sınıflı toplumlara geçişle ibrlikte bir üretimden diğer bir üretime geçmede ülkelerin durulmasına göre farklılıklar olmuştur. Dünya ülkelerinin toplumsal yapılarında ne kadar farklılıklar olsa da özde geçiş dönemlerinde ve daha sonraları oluşacak olan sistemlerde ortak noktalarının olduğunu gözardı etmemiz gerekir. Bu farklılıklara kısaca değinmeden yarar olduğu kanaatindeyim.
Dünyada ilk küçük “Site Devlet’lerinin kurulmasını örnek alarak gösterebiliriz. Sümer devletinin mezepotamya gibi bir yerde kurulmasının temel etkileri olduğudur. Burada kurulan ülkeler ilk çok tanrılı dönemlerini yaşamalarına rağmen “Köleci toplumdan, feodal topluma geçişleri” çok daha sonra olmuştur.
Avrupada egemen sınıfların özellikle ticaret bujuvazisinin uluslararası arenada etkin oluşu ve dolayısıyla da diğer dünya ülkelerini sömürgeci bir anlayışla etkileri altına almaları, sömürmeleri, amerika kıtasının keşfi; Avrupa’dan Amerika’dan giden zengin egemen sınıfların aralarında elde ettikleri artı-değerleri kendi ülkesine aktarıp aktarıp değerlendirmeleri sonucu. Avrupa egemen güçlerinin bu sömürgeci anlayışıyla, gelişmemiş dünya ülkelerini kendi sömürgeleri durumuna getirmeleri vb.
Bu durum Avrupa ülkelerine (tek Tanrıcılığın) Arabistan ülkelerine göre 600 yıl önceden doğmasını sağlamıştır.
“Bugün bile yeryüzünde bazı topluluklar” (Palaolitik) veya mezolitik dönem ekonomisini korumakta ve çevremizde ise neolitik dönemde yaşayan sayısız toplum bulunmaktadır. Geçmişte de bu durumun aynı olmasına karşın, yerleşmiş çiftçilikle kırsal bölgelerde dolaşan göcebeler arasındaki karşıtlık hiç bir yerde Asya’daki denli güçlü değildi.
Yapılan son araştırmalar uygarlığın yakındoğu’da belirli bir bölgede gelişip ordan yayılmadığını ortaya koydu. Bunun tersine yakındoğu’da üç ayrı bölge belki de daha çok bilinmektedir. Bunlar Zağrus dağlarının batı yamaçları ve yöredeki vadiler mezepotamyanın Türkiye sınırları içindeki dağlık bölgesi ve Güney Anadolu Yaylaları”
İnsanoğlunun M.Ö 10.000 yıl öncesinde besin toplama ve üretme olmak üzere bu iki yeni kültürün kökeninin Avrupa’da olmadığı ve yakındoğu ülkesi olan Suriye, Anadolu ve İran yaylası, Kuzey Mezopotamya, Doğu Türkiye ve İran’da doğduğu saptanmıştır. Bilimsel olarak yapılan kazı çalışmaları sonucunda şu anda yakın komşumuz Irak’ı bir kenara bırakacak olursak; Doğu komşumuz İran’da egemen sınıf olarak din esaslarına uygun mollaların egemenliği ve onların diktatörlüğünde kontrolünde olan bir monarşist (Tipik bir monarşist) çapının olduğudur. Güney komşumuz olan Suriye’de başta Esad seçimi olmak üzere ülkeyi ve devleti ele geçiren yöneten akraba eş, dostlarının hakim olduğu ve bunların diktatörlük anlayışlarına dayalı bir yönetim şeklinin olması bizleri hiç de şaşırtmamalıdır. Bugün için Esad yönetimine karşı savaşan ve savaşacak onu devirmeye çalışan, iktidarda olmayı hedefleyen grupların arkasında da farklı egemen sömürücü sınıflar (Esas olarak) bulunmaktadır. Yani Esad seçimi yıkıldıktan sonra da Suriye’de özgürlüklerin, demokrasinin önünü açacak ve oradaki emeğiyle geçinen halkın yaşamında çok fazla bir değişimin olacağı kanaatinde değilim! Buna benzer durumlara daha önceki yıllarda Kuzey Afrika ülkelerined oluşan yönetim değişikliklerini (Libya, Fas, Tunus, Cezayir, Mısır, vb) ibretle izledik tesbitimizde yanılmadık.
Din devleti, yazı, din devleti, monarşi, krallık ve meşruti vb gibi yönetimlerin devrilmesinde burjuva devletleri destekleriz ama hiç bir zaman içinde onunla yetinmeyiz!
-Devam Edecek-