Siyasal Meclis ve Tarihçesi
TARİH NEREDE BAŞLAR 7
Egemen sömürücü sınıflar için her zaman geçerli olan kendi sınıfsal çıkarlarını (Esas olarak) en iyi savunan, aynı zamanda da onları en iyi şekilde temsil eden bir devlet yapısı ve bir devlet politikasıyla ideolojik, politik ve siyasal olarak kitleleri yönetme ve yönlendirme de (Kendi sınıfları adına) nasıl başarılı olacağını hiç bir zaman gözardı etmemektedirler. Bunu uygularken de kendi sınıfsal varlıklarını (Ve dolayısıyla da menfaatlerini) daima ön planda tumayı hedeflerler!
Bunu başarmaya ve böylesi bir düzenin (Sistemin) ileriye dönük varlığının elden geldiğince garantileneceğine inanmak için (İnançlarını pekiştirmek için) toplumsal çoğunluğun hemen hemen bütün insanların kafasına (beyinlerine) para, mal, mül (Servet) şan ve şöhreti enjekte etmekten de geri durmazlar hiç bir zaman için! Gene onlar için hasta bir beyin ve sağlıklı düşünemeyen örgütsüz ve eğitim düzeyleri oldukça düşük (Sınıfsal bilincine ermemiş bir toplumsal yapı) bir toplumsal yapının oluşu onları (Egemen sınıfları) oldukça hoşnut eden bir durumdur!
Kurdukları eşitliksiz ve baskıcı düzenlerin ilelebet gitmeyeceğini bildikleri halde eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, kardeşlikten, paylaşımdan sosyalletten yana (Bir mücadeleyi benimseyenlere karşı) önlerine kim çıkarsa çıksın korkutma, sindirme (Baskı altına alma) vurma, kırma ve hak arayanların karşısında orantısız güç kullanmayı bırakmamaktadırlar. Çünkü onlar (Sınıfsal yapıları gereğince) özgür düşünmeye bilime ve bilimsel düşünceye de vahşice saldırmayı elden bırakmamaktadırlar!
Uluslararası sermaye gruplarıyla sıkı fıkı olan ülkemiz iş birlikçi burjuvazi (Orantısız taba kuvveti) kolluk güçlerinden oluşturduğu ‘POLİS DEVLETİ’nin örgütlü bir vurucu güç konumuna gelmesine önayak olmuştur!
Emperyalist, kapitalist ülkelerde zaten öteden beri durup böyleydi. Bizim ülkemizde de böyle bir güvenlik yapısının oluşması da mevcut sistemin korunması ve devam etmesi için gerekliydi sanki! Burjuvazi kendi sınıfı adına ve kendi düzeninin korumacılığını yapan bu “Polis devleti” anlayışıyla ülkeyi yönetip iktidarda daha uzun süreli kalabilmenin hesaplarını yapmaktadır.
Kapitalizm deyince ilk akla gelen maddi güç olarak para ve servetin varlığı kentte uzmanlaşmış zanaatkarların oluşumu ve emeğin örgütlenmesi ve ücretli emektir. Ücretli emeğin (Proleteryanın) yarattığı artı değerin burjuvazinin kasasına (Yaratılan değerin çok önemli bir kısmının) akmaya başlaması ona para ve servet birikimini sağlar. Sermaye bir dolaşım sisteminin ürünü olduğundan birikimi ticaret ve tefeciye dayanmaktadır.
Para değerini temsil eden başlıca servet kaynakları (Toprak, hammadde, geçim maddeleri, iş, araç gereç ve makineler, iş yeri, bina, fabrika vb) sermayenin meydana gelmesi yüzlerce bir zaman dilimine bağlı olarak ve “Tarihsel” çözülme sürecinin servet şeklindeki değere bir yandan objektif çalışma koşullarını satın alma öte yandan da artık özgür olan işçilerin emeğini parayla değiştirebilme olanağı vermesi yüzünden olmaktadır. Önceden var olan ögeleri ayıran ve paraya sermaye olma olanağı sağlayan bir tarihsel süreçtir. Bu çözülme süreci yani iş gücünün emek pazarına atılma süreci!
Ülkemiz kapitalist sistemin gelişme süreci 1950’lerden sonra başlamış (Bu gelişme özellikle ABD emperyalizmine bağlı olarak gelişmiş) o yıllarda ülkemiz tam bir köylü toplumu (Yüzde 80-85’i köylerde yaşıyordu) iken bugün tam tersi olup �’i şehirlerde oluşmuş olmasına rağmen köyden kentlere göç edenler (Köy kentli) oluşmuşlardır. Köyden kentlere akın eden bu insanların eğitim ve kültür düzeyleri oldukça düşüktür. Bu durum da egemen güçlerin işine oldukça gelmektedir!
-Devam Edecek-