TARİH NEDEREDE BAŞLAR 13
Engizitörler, üzgün ve bitkin bruno’yla altı yıl uğraştılar. Onun güçlü bir zekası ve derin bilgisi olduğunu biliyorlardı. Bruno her zaman en zor işkenceler karşısında kendi kendine şu sözlerle seslenmeyi hiç bir zaman ihmal etmemiştir. “Dayan, mert ol, cahillerin yargısı seni tehdit etse bile fikrinden dönme.
Işığı karanlıktan ayırabilecek yüksek bir akıl mahkemesi vardır. Sadık ve falı tanıklar ve avukatlar senin davanı savunacaklardır. Düşmanlarınsa kendi vicdanlarından kendi cellatlarını ve senin intikamını alacak birisini bulacaklar”
Kapı açılır içeri dominikon generali ihtiyar papaz girer Bruno’yu sorgulamak için; papaz Bruno’ya sorar öğretisinin din kurallarına aykırı olduğunu kabul etmeden dönemem ve dönmek de istemem. Döneceğim hiçbir fikrim yok zaten”
Bruno ayağa kalkarak kendisine hakkında kararı okuyanlara karşı “Siz kararınızı bildirirken korkmuyorsunuz da ben onu dinlerken korkuyorum.
Bbruno ölecekti ama uğrunda öldüğü bilim yaşamaya devam edecekti. Ona işkence edenlere birkaç yıl fazla yaşasalar da çirkin ve karanlık işlerini tarih lanetleyecekti.
Bruno’nun yakılması “17 Şubat 1600”
Yüzlerce Romalı Çiçekler Meydanı’na koşuyordu. Görülmemiş bir manzara bekliyordu kendisini. Ünlü bir ataist (Dinsiz) yakılacaktı. Papa 50 kardinal ve bütün ülkelerden özel olarak bu kilise bayramına gelen misafirler meydanda olacaktı. Meydan dolup halk etraftaki sokaklara yayılmış damlara bile çıkmışlardı”
Bruno’ya üstüne zebaniler ve cehennem alevleri resmedilmiş bir gömlek giydirilmiş başında da tuhaf bir külah geçirilmişti. Din kurallarından sapan birini gülünç gösterip sefil etmek için herşey yapılmıştır. Fakat meydandakilerin gözleri bruno’nun solgun yüzüyle ve sonsuzluğa bakan gözleriyle karşılaşıp onlara dikkatlice baktıkları zaman gülmeleri diniveriyordu.
Kabalıkta birisinin:
“Bruno sevinse ya! Pek yakında var olduğunu söylediği dünyalara göçecek” dediği işitildi. Ama bu acı şakaya aldıran olmamıştı.
Bruno bir merdivenden yavaş yavaş yüksekçe bir odun yığınına çıktı. Cellat onu bir direği zincirle sımsıkı bağladı. Celladın başına görebilsin diye iki delik açılmış bir kukulata geçirilmişti.
Ateşte diri diri yakılmak suretiyle ölüme mahkum edilen Bruno, korkmadan insanların gözlerinin içine bakıyar cellatsa yüzünü bir maske altında gizliyordu. Odunlar tutuşturuldu. Yal ateşi körükledi alevler Bruno’nun ayaklarına yaklaştı elbiselerini sardı. Papazlar dikkat kesilmişti Acaba Bruno bu son anda fikirlerinden pişman olup vazgeçermiydi diye dört gözle beklediler. Ama nafile! Duyduğu acıyı bastıran ve iniltisini açığa vurmasına yardım eden kuvvet neydi. Bunu bilmiyoruz ama ölümünden yıllar öncesi ölümünün bir gün mutlaka kaçınılmaz olduğunu sezmiş olduğundan rolayı şu sözleri biliyoruz.
“Zaferin elde edilebilir olduğunu düşünürsek mertçe savaştım. Fakat ruhuma verilen kuvvet bedenimden esirgenmiş. Yine de bende gelecek yüzyılların kabul edecekleri birşey var. Gelecek kuşaklar “Ölüm korkusu bilmezdi karakter gücü bakımından herkesten yüksekti. Ve gerçek uğruna savaşmayı tüm zevklerinden üstün tutardı” diyecekler.
-Devam Edecek-