Sevgili okuyucular, şimdilerde kaldı mı bilmem ama eskiler bilir. Sinemalarda Kızılderili filmleri oynardı. Kızılderililer beyazlara karşı savaşa tutuşacakları zaman büyük şefin önderliğinde diğer kabile reisleri, şefleri ve büyücüleri toplanır savaş kararı alırlar ve alınan bu karara tamtamlarla tüm Kızılderililere duyururlardı.
Kızılderililer oklarla baltalarla savaşmaya çalışırken, Beyaz Adamlar tabanca tüfekle karşılık verirler ve filmin sonunda hep yenilen Kızılderililer olurdu.
Kızılderililer şimdiki ABD Başkanı Donald Trump ve ‘’gibilerin’’ dedeleri tarafından soykırımla nesilleri kurutuldu…
Bu çağda soykırım olamaz ama her ölen insan kendi dünyasında soykırıma uğramış sayılır. Ha toplu yok edilmiş… ha birer birer… nihayetinde yok olan yaşamların vebali aynıdır!
+++
Bunu niye anlattım?
AKP yeni bir cephe açarak Suriye’de bulunan SDG (PYD-YPG-PKK) unsurlarına savaş açtı. Belki savaş demek çok doğru değil çünkü karşımızda bir devlet yok. Savaş devletlerarasında olur. Fakat kısıtlı bir operasyonda olsa nihayetinde silahlar patlayacak, tanklar, toplar ölüm saçacak.
Pekâlâ, bu operasyonun kapsamını, amacını tam olarak kim biliyor? Muhalefet bilmiyor! AKP Milletvekilleri biliyor mu? Bana göre onlarda tam olarak bilmiyor.
Peki, atamayla gelen bakanlar biliyor mu? Orası da şüpheli. Çünkü bakanlardan bir tanesi, gazetecilerin karşısına geçip bu operasyonun gerekçelerini amacını ve sonucunu anlattı mı? Ben duymadım!
En ilkel Kızılderili kabileleri bile ne yapıyor? Kabile reislerini büyücülerini ileri gelenleri toplayıp ortak akılla karar alıyor ve alınan kararı tüm halka tamtamlarla duyuruyor.
Bizi yönetenler ne yapıyor? Sanki ses geçirmez kalın duvarların arkasında karar alıyorlar. Alınan kararların neler olduğunu bilen duyan var mı? Elbette yok! Devlet sırrı o yüzden açıklanmıyor diyenleriniz olabilir. Sır kısmı gizli kalmak şartıyla bizi adam yerine koyup Suriye topraklarında ne zamana kadar kalınacak, IŞİD li katillerin akıbeti ne olacak gibi konuları bile izah etme gereği duyulmamasına itiraz ediyorum.
Açık ve şeffaf olunmaması ve halkın bazı konularda aydınlatılmaması sonucunda acayip acayip yorumlar fısıldanıyor. Mesela bir kısım yorumlara göre hükümetin amacı orada( ‘’PKK-PYD-SDG’’ ne derseniz deyin) bu örgütün elinde tutsak olan 10 bine yakın IŞİD li kafa kesen katil sürülerini kurtarmak ve onları tekrar ÖSO unsurlarıyla sahaya sürmek olduğu konuşuluyor.
Bu söylentiler bu saçma sapan fısıltılara inanmak zor. Bende bu dedikodulara katılmıyorum lakin süreç açık ve şeffaf yürütülmeyince böyle ipe sapa gelmez yorumlar, fısıltılar yayılıyor.
+++
CHP ve İYİ parti mecliste TSK nın yurt dışına asker gönderme yetkisini Cumhurbaşkanına veren tasarıya evet oyu vererek destek oldular. İYİ partiye bir sözüm yok. Çünkü İYİ parti dünya görüşü ve temsil ettiği misyon sebebiyle evet diyebilirler. Ama CHP nin evet demesini yanlış buluyorum.
AKP hükümeti, hatta AKP hükümeti bile demek yanlış; tek adam tek yetkili Sayın Cumhurbaşkanına destek olmak hem de ‘’ içimiz kan ağlayarak’’ diyerek evet oyu vermenin mantığını anlayanlarınız olabilir ama ben anlayamıyorum.
Ayrıca bu tasarının içinde ‘’ yabancı askerlerinde yurt içinde konuşlandırılmasına’’ izin verildiği belirtilmektedir. Hangi yabancı asker Anadolu da ikame edilecek bilinmiyor.
Sorulmuyor! Sorgulanmıyor! Kamuoyuyla paylaşılmıyor! Bir Türk Vatandaşı olarak bu topraklarda hangi ülkenin askeri postal sürüyecek bilmek benim hakkım değil mi?
Naçizane benim düşünceme göre; CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasının anayasaya aykırılığını bile bile desteği, o zaman ne kadar yanlış olduysa bu günde savaş tezkeresine destek olmakta o kadar yanlış olmuştur.
Hayatı cephelerde savaş meydanlarında geçmesine rağmen, Mustafa Kemal Atatürk: ‘’…ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.’’ Diyebilecek kadar engin bir vizyona sahip eşsiz insana kulak vermek gerekir.