SYRITA’nın umulmadık bir ortamda iktidar olması AB’ni (Avrupa Birliğini) şaşkına çevirdi.
Önce ABD’de tekelci kapitalizmin finans sektöründe (2008’de başlayan staglatif dip kriz) dediğimiz büyük krizi reel sektör, sanayi kesimi ve tarım sektöründe önemli ölçüde etkili olmuştur. Bu krizi 1929 krizine eşdeğer bir kriz olarak değerlendirebiliriz. ABD’deki bu durum sanayinin en gelişmiş olduğu (bu aynı zamanda kapitalizmin en gelişmiş olduğu ülkesi anlamına gelmektedir) tekelci kapitalizmde iktisadi daralmalar bu ülkedeki sanayi sektöründeki hesapsız yatırım yapan firmaların (dev tekellerin) iflas etmesiyle başlamıştır.
Egemen sınıf olarak burjuvazi sürekli yatırım, sürekli üretim, sürekli daha fazla (teknolojiyi kendi sınıfı adına kullanarak) kar peşinde koştuğu için, sonucun ne olup-ne olmayacağı onu pek fazla ilgilendirmez. İşte bir yerde üretim patlaması sonucu üretim-tüketim dengelerini bir anda alt-üst eder. Ve sonuç olarak hesapsız çok fazla yatırım yapan firmalar (tekeller) bu holdingler içinde geçerlidir. Bir bir iflas etmeye başlarlar.
Bunun önüne hiçbir güç, hiçbir kuvvet geçemez! Günümüze kadar olan krizler aşağı-yukarı hep böyle olmuştur. Bu iflasların başlamasının adı “kriz”dir.
ABD’de başlayan bu büyük 2008 krizi dünyanın bütün ülkelerini sardı. Kimi ülke bu krizi zor şartlarda da olsa atlattı. Ama esas olarak krizin faturası emeğiyle geçinen halk sınıf ve tabakalarına kesildi.
Bu durumdan finans sektörleri de etkilenir. Geri dönmeyen kredileri en fazla alan finans sektörleri bu krizden en çok etkilenenlerdendir!
Yatırımlardan zarar eden tekeller finans sektörüne olan borçlarını bankalar kendi karlarından, bazen de kendi sermayelerinden bunu karşılayabilirler. Çoğu zamanda finans sektörüyle reel sektör iç içe girmiş durumdadır. Bu durumda reel sektörün işi kısmen daha kolaydır.
O zaman finans sektörü olmadan reel sektör de olmaz. Ayak olduğu için ayakkabının olduğu misali. Bunun tersi de, reel sektör olmadan finans sektörünün varlığı söz konusu olamaz. Öyleysem, kapitalizmin can damarı olan bu iki kurum birbirini tamamlayan, birbirine güç veren kurumlardır.
Dünyamız dev tekeller çağını yaşıyor. Bu tekeller kendi aralarında müthiş bir rekabet oluşturarak birbirlerini yok etme mücadelesi vermektedirler. Krizlerin temel nedenleri bu durumu meydana getirmektedir. Burjuva devlet bu durumda (staglatif dip kriz anında) devreye girip, ilerisi için tehlikeli olmayacak ve krizden çok fazla etkilenmeyen tekelleri kurtarıp, krizden çok fazla etkilenen ve ilerisi için tehlike arz eden tekelleri de devletleştirerek kurtarma operasyonuna tabi tutmaktır.
Dev tekeller çağında 1929 krizinden sonra (bu kriz dünyadaki gelmiş geçmiş krizlerin en büyüğü) finansal kurumların üzerinde burjuvazinin sıkı denetim faaliyetleri baş göstermiş; bu kurumları tehlikeye atacak uygulamalar şiddetle yasaklanmıştır.
Devam edecek…