Aslında Sivil Gibi Görünen Ve Bir Türlü Sivilleşemeyen Türkiye!
3. Selim 1789 Nisanında tahta çıktı. O sıralarda dünya tarihinde çok önemli bir tarihsel olayla karşılaşan Fransa’da Fransız burjuva ihtilali olur. Ve 3. Selim’in aynı tarihte tahta çıkışını çok önemli bir ilerlemeci (Islahatçı ve reformist) tez olarak değerlendirenler onu aynı zamanda ince ruhlu reformist bir aydın olarak değerlendirmişlerdir. Oysaki 3. Selim temsil ettiği istibdat ve modern devletin acımasız çelik çekirdeğini oluşturmadaki ustalığının üstü örtülü bir şekilde sunulması gözden kaçırılmıştır.
3. Selim o dönemlerde kapitalist ilişkilerle haşır neşir olmaya başlayan Osmanlı imparatorluğunda günümüze kadar uzanan bir devlet etme geleneğini yani “Gizli Devletin” temellerini atmıştır.
Bitmez, tükenmek bilez entrika ve taht kavgaları zaman zaman 3. Selim döneminde orduyla saray bürokrasisi ittifak ve işbirliği halinde hareket ediyorlardı. Nitekim şiddetle askere gereksinim duyan 3. Selim yani oluşan birliklere katılmasını isteyen fermanına karşılık yeniçeriler Rumeli vilayetlerinde ayaklandılar sultanın fermanı geri almasını sağladıktan başka yeniçeri ağasını sadrazam olarak atamaya zorladılar. Yeniçeri-Ulema (Bürokrasi) ittifakının darbesine boyun eğmek zorunda kaldı 3. Selim. Bu noktada bitmedi kavga. Yenilik istemiyordu ordu. Saray bürokrasisi görünüşte padişaha saygılı davransada yeniçeri ocağından alınan talimatlara göre iş görüyordu. Sonuç malüm: 3. Selim tahttan indirildi ve boğuldu. 3. Selim’in daha şehzadeliği sırasında 3. Mustafa’ya “Yeniçerinin ıslahı lazım” denildiğinde aldığı “Onlar Kabil-i ıslah değillerdir ki” cevabı doğru çıkmıştır. Alemdar Mustafa Paşa’nın Rumeli askerlerinin başına geçip İstanbul’u işgal etmesi ve bilek gücüyle3. Selim muhaliflerini tepelemesi padişahın canını kurtarmaya yetmediyse de 2. Mahmut’un tahta çıkmasını dolayısıyla reformların ağır aksak da olsa devamını sağladı. Ancak Alemdar Paşa’da kemikleşen direnci kırmayı başaramadı. 2. Mahmut 4. Mustafa’yı boğdurtarak padişah altarnatifini ortadan kaldırmasa pekala tahttan olabilirdi. Zira Yeniçeriler Sultan Mahmut’a güvenlerinin kalmadığını yüksek sesle söylüyor hatta açıkça Esma sultan’ın ya da tatar Kırımzadelerden birinin padişah iylan edilmesini istiyorlardı.
Bu tabloya Osmanlı’nın hakim olduğu topraklarda bağımsızlık taleplerinin dillendirilmeye başladığını da eklemek lazım. O zaman kadar batılılaşmas yanlısı 2. Mahmut karşısında muhafazakar değerlere vurgu yapan Yeniçeri’yis destekleyen halk Girit isyanı sırasında ordudan ümidini kesti ve yeniçeriden soğudu. Yeniçerinin yıllarca baş edemediği isyan padişahın yardım isteği Mısır valisi Kavallı Mehmet Ali Paşa 20 bin kişilik düzenli ve disiplinli orduyla bastırmıştı. 1826-1830 arasında geçen dört yıl Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda oluşan yapının alt üst olduğu devredir.
Ulemayla (Bürokrasiyle) ittifak yapan padişah Şeyhülislam Tahir Efendi’nin fetvasıyla halkı yeniçeri aleyhine harekete geçirdi. Sonuçta 6 bin asker kışlalarında topa tutularak öldürüldü. 20 bin yeniçeri de idam edildi. 1839’da Tanzimat’ın ilanıyla sonuçlanan sürecin önü böyle açıldı. Ama başlangıçta müşterek hareket eden Mustafa Reşit Paşa ekibi de zamanla bölündü. Rekabet serasker Rıza ve Saffeti Paşalar gibi devlet adamlarının sarayda ve kabinedeki gizli görüşmeleri Fransız elçiliğine yetiştirerek dışarıdan destek almaları derecesine vardı. Öyleki Mustafa Reşit Paşa, Ali Paşa’yı kastamonu’ya sürdüğünde herkes bu tayini “Fransa karşısında İngiltere kazandı” diye yorumlandı.
“Osmanlı egemen sınıflarının devamı olan anlayışın sürdürücüleri bugünde Osmanlı egemen sınıflarının devamı olan anlayışın sürdürücüleri bugünde Osmanlı egemen sınıfının ideolojik kumlaşması olan tanzimata karşı gelişen tepkileri “Gericilik” ve yobazlık olarak değerlendirmektedirler.
Osmanlı iç siyaseti egemen bürokrat kesimlerin ve onların dayandığı batılı elçiliklerin reform maskeleri söylemiyle sonsuz bir kavgaya dönüşmüş kurulan jurnal ve muhtar ağları, adam satın olma mekanizmaları (bugünde olduğu gibi) ve sürekli saf değiştirmek muhalefet çevrelerinde moda olmuştur.
Ve aslında sivil gibi görünen yüzyıllardan beri bir türlü sivilleşemeyen haktan, adaletten, barış ve demokrasiden özgürlükten ve paylaşımdan bir türlü nasibini alamayan Türkiyem!!
Kaynakça: 15 Nisan 2007 Radikal Avni Özgürel.
Osmanlı’da Gizli Devlet Suat Parlar.
-Bitti-