Demokrasi ve parti örgütlenmesi demokratik bir parti örgütlenmesinin ilk hareketi 1801’de Amerikada iktidarın kansız bir şekilde federalistlerden jeffersonculara devredilmesi vardı.
Tohomas jefferson Cumhuriyetçi parti’nin başına gelmeden önce alaycı bir üslupla şöyle diyordu: “Cennete ancak bir partiyle gidebileceksem hiç gitmemeyi yeğlerim”
Bu durumu ülkemizle mukayese edecek olursak, ülkemizde tek partili dönemden çok partili döneme geçiş 1946 yılında olmuştur. Yani siyasal parti tarihimizin oldukça genç oluşumda olduğu anlaşılıyor.
Amerika’daki demokratik parti örgütlenmesi modern dünyanın eşine ender rastlanan bir başarısıydı.
Dünyadaki modern demokratik parti sistemleri ancak çık yavaş bir şekilde gelişebilmiştir.
Modern demokratik parti sistemlerinin tarihi İngiltere’de onsekizinci yüzyılın ilk yarılarına kadar uzanır.
Küçük partilerde örneğini bulan bu gelişmeler despotizme karşı yürütülen mücadelerle ve temsili yönetimin ilk biçimlerinin ortaya çıkışıyla bağlantılıdır.
Bunlar; ilkönce rolleri sicil toplumdaki egemen sınıflara özgü iktidar grupları adına bakanlar eleştirmek engellemek veya desteklemek olan asılzadeler arasında kurulan saygın bağlar biçimini aldı.
Yeni yeni boy vermekte olan bu partiler 19. Yüzyılın ilk çeyreğine kadar aristokrat ve burjuva sınıflarının parlamentodaki temsilcilerinin kurdukları gevşek gruplardan oluşuyordu.
Sadece yaşama organında boy gösteren bu partiler ne seçim rekabetiyle ilgilendiler ne de yaşam organı dışında üye bulma arayışına girdiler.
Parti tüzüğü ve kurucuları gibi şeylerle kendilerini disipline etmeye de çalışmışlar.
ŞEHİRLEŞME VE ŞEHİRSEL YAPI
Şehirler tarihsel bir bütünlük içinde ekonomik faaliyetlerin zaman ve mekansal boyutundaki değişim süreçleri içinde oluşmaktadırlar.
Bu dağılım ve değişim süreçleri alt ve üst yapı hizmetleri tarafından belirlenmektedir.
Altyapı donanımları ile üst yapısal faaliyetlerin şehirlerde yoğunlaşması bunların sosyo ekonomik birimler olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Sanayileşmiş ülkelerde sosyo ekonomik faaliyetlerin şehir içindeki farklılaşma süreçleri üç ayrı tipte şehir yapısının oluşmasına neden olmaktadır.
Bunlar tek merkezli çembersel ışınsal çok merkezli şehir tipleridir.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki büyük şehir yapısı çok merkezli şehir desenine kayan karmaşık ve rahatsız bir görünüme sahiptir.
Bunun başlıca nedenlerinden biri köyden kente hızlı göçtür.
Göçlerle köyden gelen düşük gelirli nüfus şehir kenar mahallelerinde imar ve altyapı düzenlemeleri gerçekleştirilmemiş yerlerinde toplanmaktadır.
Planlı şehirsel gelişme daha çok bu yöne yönelik olmaktadır.
Bu durum ancak genel bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Her şehrin kendine özgü tarihi sosyal politik ekonomik gibi çeşitli unsurların etkisini taşımaktadır.
Şehrin tarihi gelişimi nüfus ve ekonomik faaliyetin yoğunluğuna göre oluşturulan ulaşım ağı şehrin desenini önemli ölçüde etkilemektedir.
Diğer maddi alt yapı unsurları olan haberleşme elektrik ve kanalizasyon donanımları şehirsel yapı ve gelişmeyi yönlendirmektedir.
Ancak şehiriçi imar, iskan, planlama, alt ve üst yapı faaliyetlerine ayrılan mali kaynakların rasyonel bir şekilde kullanılması esastır.