Ateist bir milletvekili ormanda yürüyüşe çıkmış.
Etrafındaki güzelliklere bakıp bakıp ‘‘ağaçlar, çiçekler, böcekler, kuşlar…
Ahhh ahhh… evrim ne güzellikler yaratıyor’’ diye söylene söylene gezerken.
Birden, arkasında kocaman bir ayı belirmiş…
Milletvekili kaçmaya başlamış. Fakat olanca gücüyle kaçarken, ayağı bir dala takılmış ve düşmüş.
Ayı hemen üzerine atlamış, tam pençesini vuracağı zaman milletvekili:
-Allah’ım! diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş.
Ayı donmuş, yapraklar kıpırdamaz, rüzgâr esmez, nehir akmaz olmuş.
Orman, derin bir karanlığa ve sessizliğe gömülmüş...
Tam bu sırada, gökyüzünden süzülen bir ışık huzmesiyle birlikte ilahi bir ses:
-Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir tesadüfe bağladın, şimdi sana yardım etmemi mi istiyorsun?
-Bu saatten sonra seni sevgili bir kulum mu sayayım?
Milletvekili utanç içinde:
-Biliyorum bunca yıl sonra senden yardım istemem haksızlık ama lütfen ayıyı ‘’dindar’’ biri yapar mısın?’’
İlahi ses:
-Peki demiş.
Işık huzmesi kaybolmuş. Orman tekrar eski haline gelmiş. Nehirler akmaya rüzgâr esmeye başlamış.
Ayı kaldırdığı tek pençesini indirmiş.
Arkasından da her iki pençesini göğe doğru kaldırıp konuşmaya başlamış:
-ALLAH’IM HAMDOLSUN VERDİĞİN RIZIKLARA, ORUCUMU SENİN NİMETİNLE AÇIYORUM…