“Bu millet adam olmaz” diyenler Türk milletinin büyüklüğünü bir kez daha gördü. Hiç umulmadık bir anda ve hiç beklenmedik bir olayda, ‘yetti gayrı’ diyerek, ayağa kalktı. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin oyununu bir kez daha bozdu, dünyayı bir kez daha şaşırttı. Daha da şaşırtacak.
Atatürk’te ve Türk bayrağı altında birleşen Türk halkı, AKP iktidarı karşısında Meydan Savaşları’nı kazana kazana geliyor. ABD emperyalizmi’nin Müslüman ülkeleri ezme sopası olan BOP Eşsultanının iktidarını sallıyor. Birleşen halk; akan suyun yatağını bulması gibi ayağa kalkan halk da önderini ve örgütünü de mutlaka bulacaktır. Sonrasında ise Cumhuriyet tarihinin en teslimiyetçi, en işbirlikçi, iktidarını mutlaka yıkacaktır.
Tarih; Kurtuluş Savaşımızın öncesi ve sonrasında yaşanan olayların benzeri şeklinde tekerrür ediyor. Birkaç yıl önce yazdığım bir yazıda “31 Mart (13 Nisan 1909) Gerici İsyanı benzeri bir saldırı mutlaka yaşanacak. Bu gerici isyanı bastıran günümüzün Hareket Ordusu Grup Komutanı acaba kim olacak?” sorusu kafama takılmıştı. O sorunun cevabını şimdi buldum: T.G.B
Taksim Gezi Parkı Hareketi olarak başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan Hareket, Abdulhamit’ten bin beter Eşsultanı feci şekilde sarsmaya başladı. Yıkılışı ve teslim olması yakındır.
* * *
Kaldırdıkları taş bu kez ayağına değil kafasına düştü. Taksim Gezi Parkı’ndaki eylemci çadırlarına AKP polislerinin sabaha karşı yaptıkları baskın tüm Türkiye’de halkı isyan ettirdi. Türkü, Kürdü, Alevi, Sünni, yaşlısı genci Büyük Türk Milleti tarihine, geleneklerine, kültürüne uygun olarak zorbalığa karşı ayağa kalktı, Tayyip Erdoğan’ın istifa etmesini haykırdı.
Bu süreç dalgalar şeklinde ama programlı, iktidar hedefli, disiplinli, haklı zeminde ve doğru eylem çizgisinde devam edecek, tüm meşruiyetini yitirmişleri yıkıp, yerine bir Milli Hükümet kuracaktır. Aksi taktirde tüm emekler boşa gideceği gibi yeni felaketlerin de kapısı aralanmış olur.
DEVLET BAHÇELİ VE SELAHATTİN DEMİRTAŞ İTTİFAKI!
Türk Milleti ayağa kalkıyor, bölücülüğe, parçalanmaya, iç savaşa ve gericiliğe karşı tekmil millet birleşiyor. Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, tam bağımsızlığını ve halkların kardeşliğini isteyen hemen herkesin bundan hoşnut olması ve desteklemesi gerekmez mi? Hiç kuşkusuz Türk halkının neredeyse tamamı bu birleşmeye olumlu bakıyor. Ama iki kişi ve ekibi hariç!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Türk milletinin meydanlarda birleşmesini ve AKP iktidarını sarsmaya başlamasından hoşnut olmuyorlar.
Özellikle Devlet Bahçeli MHP tabanının ve Ülkücülerin meydanlara çıkmasını ve vatan savunması eylemlerine destek vermelerini istemiyor. Çünkü milletin birleşmesini ve AKP iktidarının devrilmesini istemiyor!
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’da AKP Hükümetinin yıkılmasını istemiyor. Çünkü AKP iktidardan düştüğü taktirde Öcalan’ın serbest kalamayacağını ve PKK Açılımının sekteye uğrayacağını görüyor. Dolaysıyla AKP’ye karşı Türk milleti ile birlikte hareket eden Kürtlerimizi engellemeye çalışıyor.
Peki MHP’nin Milliyetçiliği ne için?
Ülkücülerin ülkücülüğü ne için?
Ülkücülerin milletle birleşmesinden, AKP iktidarına karşı mücadele etmesinden ve vatana sahip çıkılmasından Devlet Bahçeli neden tedirgin oluyor?
Neymiş, AKP’yi sandıkta yenilgiye uğratmakmış. Devlet Bahçeli hangi muhalefetiyle, hangi programıyla, hangi gücüyle AKP’yi sandıkta yenilgiye uğratacak?! Devlet Bahçeli söylediği bu kandırmacaya kendisi de inanmıyor; ama MHP tabanını kandırmaya ve engellemeye devam ediyor.
Çünkü O! İddia ediyorum ABD’nin ihtiyat görevlisidir. İki amacı vardır
1.Ülkücü- Milliyetçi gençliği bir havuzda tutmak ve buharlaştırmak!
2.ABD işbirlikçisi iktidarlara sözde muhalefet, özde ise en kritik, en sıkışık anlarda destek vermektir. Nitekim son yaptığı çıkış da yine AKP iktidarını kurtarmak amaçlıdır.
Ama artık MHP tabanı da Devlet Bahçeli’nin gerçek yüzünü görmeye başlamıştır ve Türk halkıyla beraber, vatana sahip çıkmak için meydanlarda toplanmıştır. Özellikle Ocak’tan gelen Ülkücüler artık gerçeği görmüşlerdir. TGB ile birleşmişler ve vatan savunmasında yerlerini almaya başlamışlardır.