Y-CHP içinde kalmaya ve Milli Hükümet oluşumuna yanaşmayanlara soruyorum:
Atatürk'ten yana mı yoksa Kılıçdaroğlu'ndan yana mısınız?
Atatürk'te mi birleşeceksiniz BDP/PKK ilemi ittifak yapacaksınız?
Bölge merkezli dış politikadan yana mısınız, yoksa ABD, İSRAİL, PKK çıkarlarından yana mı?
Mustafa Kemalin Askerleri mi olmak istersiniz yoksa Seyit Rıza'ların Şeyh Sait'lerin koruyucusu mu?
6 Ok'tan yana mısınız yoksa AKP'nin uyguladığı ekonomik politikalara mı devam edeceksiniz?
Türk halkı ile beraber Birlik ve Bağımsızlık mücadelesine mi katılmak istersiniz yoksa AKP, PKK ve F tipi örgütün önündeki mayınları temizlemeyi mi tercih edersiniz?
Neyse; soruları kısa kesiyorum ve Av. Cemil Can'ın yazısını dikkatlerinize sunuyorum:
“İşçi Partisi, "Atatürk"de birleşelim" teklifini ortaya atınca, Kılıçdaroğlu paniğe kapılmıştı. TGB'nin "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganına karşı, alelacele "Mustafa Kemal'in yurttaşlarıyız" ortaya atmışlardı. Besbelli askere ve Atatürk'ün askeri olmaya kökten karşıydılar!.. Başarılı olamadılar tabi. CHP tabanını küstürmek işlerine gelmiyordu. Dersimli Kemal, bu yüzden Bağdat Caddesi'ndeki Cumhuriyet Yürüyüşü'nde, 37 kez "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye bağırmak zorunda kaldı...(1)
İşçi Partisi, bugünlerde "Altı Ok'ta (2) birleşelim" çağrısını yapıyor. Bu öneriden sonra da PKK'ye göz kırpan "Öcalan'ın Kemali"nin yine ödü kopuyor... Atatürk'te birleşemeyen Yeni CHP'nin, Altı Ok'ta birleşmesi imkansız gibi bir şey...
Y-CHP'nin asli görevi: Altı Ok'u yeniden yorumlayarak, ortadan kaldırmaktır. Dersim yalanları ile Atatürk ve İnönü'yü katil ilan edip, itibarsızlaştırmaktır...
ABD'nin Ortadoğu'da dilediği gibi at koşturmasının önündeki en büyük engel TSK'dır. TSK ise, gövde olarak tıpkı CHP gibi, Atatürk ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır. Yönetim kademelerine işbirlikçiler getirilmedikçe, bu iki engelin aşılması olanaksız gibidir. Bunu çok iyi bilen küresel güçler; TSK'ya kumpas, CHP'ye de kaset operasyonu yaptılar...
Bu gerçeği görüp, kabul etmeden, yapılacak olan analizler hiçbir işe yaramazlar!..
ABD'li askerlerin başına çuval geçirerek, Süleymaniye'nin intikamını alan TGB'li gençlere, kol kanat geren İşçi Partililer olmasaydı, bazı temel kavramları yorum yoluyla genişleterek sulandırmak çok kolay olacaktı!..
İşte bu nedenlerle Y-CHP, enerjisinin çoğunu yeni kadroları ile Altı Ok'u yorumlamaya ayırdı:
Çok kötü şekilde istismar edilip kullanıldıkları için, Y-CHP'de kısa süre içerisinde yıpranan kadroların yerine, yenileri alınarak vitrin güncelleniyor. Bu şekilde Y-CHP'nin ömrü de uzuyor tabi...
Şimdi görev sırası; Genel Başkan Yardımcılığına getirilen Selin Sayek-Böke'ye geldi. Hanımefendi, "Türkiye'nin bunalımdan çıkış yolunun güler yüzlü liberalizmden geçtiğini" söyleyerek, CHP'nin Altı Ok'unun "Devletçilik İlkesi"ni yeniden yorumlamaya çalışıyor!..
Önceki haftalarda, tetikçilerine Peygamber soyundan geldiğini söyleterek, bir "Seyit" olduğunu iddia eden Dersimli Kemal, "Türkiye'de laiklik tehlikede değildir", "Türbanı biz çözeriz" diyerek, "Laiklik İlkesi"ni yeniden yorumlamaya kalkışmıştı!..
Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Ekmeleddin'i "çatı adayı" göstererek, halkı sandık dışında bırakan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın birinci turda seçilmesinden, yine halkı sorumlu tutuyor. Adeta sürgün cezasına çarptırılan CHP tabanı, Yeni CHP yönetimin, "halk iradesi" ile alay etmesine bir türlü alıştırılamıyor. "Halkçılık İlkesi" de bu şekilde yeniden yorumlanıyor!..
"Milliyetçilik=Ulusalcılık İlkesi" ise, aylar öncesinden Genel Başkan Yardımcısı Rıza Türmen tarafından, "Hem ulusalcı hem solcu olunmaz" diyerek, yeniden yorumlanmıştı! Açılıma "açık çek" yazarak, ulus devleti gözden çıkartan Y-CHP'nin Genel Başkanı Dersimli Kemal,KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu'nun: "AKP'nin tutuklamalarına karşı, halka karşı suç işleyen askerleri, polisleri ve kaymakamları tutuklayacaklarını" söylemesi üzerine; "Asıl açılımı biz yaparız" şeklinde karşılık vererek ve MİT'in ulusalcılar üzerinden CHP'ye operasyon yapabileceğini iddia etmiş ve "Milliyetçilik İlkesi"ni yeniden yorumlamıştır!..
Yeni CHP'nin parlatılmış Genel Başkanı Dersimli Kemal, egemenliğin ve iktidarın kaynağını, halkta arayacak yerde, Amerikan elçileri ile otel odalarında baş başa gizli görüşmeler yaparak, küresel güçlerde aramaya devam ediyor. Bu şekilde "Cumhuriyetçilik İlkesi"ni de yeniden yorumluyor!..
Atatürk'ün partisini kaset operasyonu ile ele geçirenler ve TESEVCİ arkadaşları, başta Gülen Cemaati olmak üzere, karşı devrimcilerle kol kola girip, yıllarca "Ordu darbecilerden temizlenmeli" mavalını okuyarak, Türk Ordusu'na kurulan kumpasta rolalmışlardır. Atatürk Devrimleri'nin en önemlisi kabul edilen Öğretim Birliği Yasası'nı kaldıran yasaya da karşı çıkmamışlar, işin sadece ihale bölümleri ile ilgilenmişlerdir. Şimdi de "Anadilde eğitim"i savunarak, "Devrimcilik İlkesini" yeniden yorumlamaya çalışıyorlar!..
Anlaşılıyor ki, küresel güçlerin Türkiye'deki memurlarına verdiği yeni taktik: Reddedilmesi imkansız gibi duran kavramları,yeniden yorumlayarak sulandırmaktır!..
Bakalım ne kadar başarılı olacaklar!..”