Ortaçağ da krallar ve kiliseler, aydınları ateşe atarlardı. Emperyalist çağda ise işbirlikçi hainler, bölücüler ve satılmışlar milletleri ateşe atıyorlar. Irak, Libya ve özellikle Türkiye’ye baktığımızda, bölücü, gerici ve karşıdevrimci hainlerin milleti nasıl ateşe attıklarına tanık oluyoruz.
Bir ülke içeriden işgale uğramadığı müddetçe, dışarıdan ele geçirilmesi asla mümkün değildir. Dolaysıyla emperyalist merkezler, sömürgeleştirmek ve parçalamak istediği ülkelerde, kendisine hizmet edecek bölücü, gerici ve satılmış kişileri bulur, örgütler ve harekete geçirirler.
Bu, bölücü, gerici ve satılmış hainlerin kimler olduğuna dair en iyi örneği yine kendi ülkemizden verebiliriz.
1.Dünya Savaşı sırasında Ermeni bölücü terör örgütü Taşnak Sutyun Partisi;
Kurtuluş Savaşı öncesinde ise bölücü ve satılmış hainler, Kuvayı Milliyecilere karşı kullanılmışlardı
Günümüzde ise Ermeni Taşnak Sutyun’un yerini PKK, gericilerin ve satılmışların yerini ise Haçlı irtica ve gladyo aldı.
Ama hangisi ön plana çıkarılırsa çıkarılsın, kazanma şansları sıfırdır. Çünkü İngiltere’nin en güçlü, Osmanlının ise en zayıf olduğu dönemde bile, İngilizlerle birleşenler değil Atatürk’le birleşenler kazandı.
Zalimler ve mazlumlar cepheleşmesine baktığımızda, zalimler cephesinde ABD, iktidar, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, İsrail ve PKK var.
Mazlumlar yani Milli Güçlerin birleştiği cephede ise, en önde Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Azerbaycan… cephe gerisinde ise Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Güney Amerika ülkeleri ve tüm mazlumlar dünyası…
ABD’nin bölgedeki hedefi; Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de bulunan bölücüleri, PKK ve Barzani önderliğinde kullanmak, bu dört ülkeden koparacakları toprak parçası üzerinde, 2. bir İsrail Devleti kurmaktır.
ABD’nin bu oyununa gelmek ve tuzağına düşmek kadar aptallık ve intihar girişiminin dünyada örneği yoktur.
Çünkü, bölgede en güçlü bölücü terör örgütü olan PKK ve destekçisi Barzani ikilisi, Türkiye’ye karşı saldırılarda bile başarılı olamamışlardı ve kaybetme noktasına gelmişlerdi. İçinde bulunduğumuz dönemde PKK’nın “kazanıyor”muş gibi görünmesine asla kimse kanmasın, Çünkü bu geçici bir süreçtir ve sonuçta PKK’nın kazanması asla mümkün değildir.
Bunun en büyük nedenlerinden biri, sırtını dayandıkları ve çok güvendikleri o ABD’nin yeniliyor, çöküyor ve bölgeden kaçıyor olmasıdır.
Sadece Türkiye’ye karşı bile kazanma şansı olmayan PKK’nın ve diğer parçalarının, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye karşı başarılı olmaları asla mümkün değildir.
Kaldı ki bu dört ülkeye karşı ABD adına savaş açmaya kalkışan PKK, şu anda bile bu dört ülke tarafından kuşatılmış ve ateş çemberine alınmış durumdadır.PKK kendine inananları toptan imhaya sürüklüyor. Etrafı ateş çemberi ile çevrilen akrebin kendini sokması gibi PKK, Barzani PYD ve Pjak da kendi kendilerini imha ettirmiş olacaklardır.
İşte burada sözümüz PKK’ya sempati duyan, başaracağını sanan ve aldanan Kürt yurttaşlarımızadır:
ABD kaçıp gidecek, İsrail adında bir devlet belki de yeryüzünde kalmayacak. Ama bölgedeki komşularımız ve Kürtlerimiz, dünya durdukça bir arada yaşayacaklardır. ABD ve İsrail çıkarları uğruna, Tayyip Erdoğan’ın saltanatı ve Öcalan’ın özgürlüğü uğruna sakın ola ki bu tuzağa düşülmesin. Kürtlerimizin bulundukları ülkelerle kardeşlikleri bozulmasın.
ABD tarafından deliğe süpürülmekten kurtulmak ve iktidarda kalabilmek için sıcak para bulmak zorunda kalanlar, Irak, Libya ve Suriye’den sonra şimdi de Türkiye’yi ateşe atmaya uğraşıyorlar. Açılımlar, PKK ile ittifaklar, Bölücü Anayasa, “Akil adamlar” vb. çalışmalarla, Türkiye’yi parçalayacak fitili ateşlemek istiyorlar.
Keza aynı şekilde işlediği suçlar nedeniyle önce idamla yargılanan işbirlikçi siyasiler tarafından idamdan kurtulan Öcalan, bu kez de hapisten kurtulmak için ABD’nin her istediğini kabul ediyor. Türkiye, Iran, Irak ve Suriye’de bulunan Kürtleri, ABD ve İsrail çıkarları uğruna, Kürtlerimizi imha olacakları bir ateş çemberine sürüyor.
Kürtlere “Size devlet kuracağız”! Türklere de Kerkük ve Musul’u Türk topraklarına katacağız” diyerek, kandırıyorlar.
Bu durum Hasrettin Hoca’nın kazan fıkrasına benziyor: Önce Musul ve Kerkük’ü “kazan doğurdu” diye verecekler, ardından da Diyarbakır’ın öldüğünü söyleyecekler.
Bütün bu belalardan kurtulmanın ve çare bulmanın yolu Milli Merkez’de birleşmek. Milli Meclis ve Milli Hükümet kurmak için örgütlenmek. Bölücü Anayasa’ya karşı çıkmak.Yerel seçimlerde AKP ve BDP/PKK adaylarına kesinlikle oy vermemektir.
Bölücü, gerici ve satılmış hainlerin milleti ateşe atmasına destek verilenmez!
Bunlardan kurtulmadan Türkiye kurtarılamaz!Version:1.0 StartHTML:0000000209 EndHTML:0000010760 StartFragment:0000002711 EndFragment:0000010724 SourceURL:file://localhost/Users/akdeniz/Desktop/03,05,2013 Klasörler/kose.e.g.haınler.doc
Hainler Milleti Ateşe Atacak!
Ortaçağ da krallar ve kiliseler, aydınları ateşe atarlardı. Emperyalist çağda ise işbirlikçi hainler, bölücüler ve satılmışlar milletleri ateşe atıyorlar. Irak, Libya ve özellikle Türkiye’ye baktığımızda, bölücü, gerici ve karşıdevrimci hainlerin milleti nasıl ateşe attıklarına tanık oluyoruz.
Bir ülke içeriden işgale uğramadığı müddetçe, dışarıdan ele geçirilmesi asla mümkün değildir. Dolaysıyla emperyalist merkezler, sömürgeleştirmek ve parçalamak istediği ülkelerde, kendisine hizmet edecek bölücü, gerici ve satılmış kişileri bulur, örgütler ve harekete geçirirler.
Bu, bölücü, gerici ve satılmış hainlerin kimler olduğuna dair en iyi örneği yine kendi ülkemizden verebiliriz.
1.Dünya Savaşı sırasında Ermeni bölücü terör örgütü Taşnak Sutyun Partisi;
Kurtuluş Savaşı öncesinde ise bölücü ve satılmış hainler, Kuvayı Milliyecilere karşı kullanılmışlardı
Günümüzde ise Ermeni Taşnak Sutyun’un yerini PKK, gericilerin ve satılmışların yerini ise Haçlı irtica ve gladyo aldı.
Ama hangisi ön plana çıkarılırsa çıkarılsın, kazanma şansları sıfırdır. Çünkü İngiltere’nin en güçlü, Osmanlının ise en zayıf olduğu dönemde bile, İngilizlerle birleşenler değil Atatürk’le birleşenler kazandı.
Zalimler ve mazlumlar cepheleşmesine baktığımızda, zalimler cephesinde ABD, iktidar, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün, İsrail ve PKK var.
Mazlumlar yani Milli Güçlerin birleştiği cephede ise, en önde Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Azerbaycan… cephe gerisinde ise Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, Güney Amerika ülkeleri ve tüm mazlumlar dünyası…
ABD’nin bölgedeki hedefi; Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de bulunan bölücüleri, PKK ve Barzani önderliğinde kullanmak, bu dört ülkeden koparacakları toprak parçası üzerinde, 2. bir İsrail Devleti kurmaktır.
ABD’nin bu oyununa gelmek ve tuzağına düşmek kadar aptallık ve intihar girişiminin dünyada örneği yoktur.
Çünkü, bölgede en güçlü bölücü terör örgütü olan PKK ve destekçisi Barzani ikilisi, Türkiye’ye karşı saldırılarda bile başarılı olamamışlardı ve kaybetme noktasına gelmişlerdi. İçinde bulunduğumuz dönemde PKK’nın “kazanıyor”muş gibi görünmesine asla kimse kanmasın, Çünkü bu geçici bir süreçtir ve sonuçta PKK’nın kazanması asla mümkün değildir.
Bunun en büyük nedenlerinden biri, sırtını dayandıkları ve çok güvendikleri o ABD’nin yeniliyor, çöküyor ve bölgeden kaçıyor olmasıdır.
Sadece Türkiye’ye karşı bile kazanma şansı olmayan PKK’nın ve diğer parçalarının, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’ye karşı başarılı olmaları asla mümkün değildir.
Kaldı ki bu dört ülkeye karşı ABD adına savaş açmaya kalkışan PKK, şu anda bile bu dört ülke tarafından kuşatılmış ve ateş çemberine alınmış durumdadır.PKK kendine inananları toptan imhaya sürüklüyor. Etrafı ateş çemberi ile çevrilen akrebin kendini sokması gibi PKK, Barzani PYD ve Pjak da kendi kendilerini imha ettirmiş olacaklardır.
İşte burada sözümüz PKK’ya sempati duyan, başaracağını sanan ve aldanan Kürt yurttaşlarımızadır:
ABD kaçıp gidecek, İsrail adında bir devlet belki de yeryüzünde kalmayacak. Ama bölgedeki komşularımız ve Kürtlerimiz, dünya durdukça bir arada yaşayacaklardır. ABD ve İsrail çıkarları uğruna, Tayyip Erdoğan’ın saltanatı ve Öcalan’ın özgürlüğü uğruna sakın ola ki bu tuzağa düşülmesin. Kürtlerimizin bulundukları ülkelerle kardeşlikleri bozulmasın.
ABD tarafından deliğe süpürülmekten kurtulmak ve iktidarda kalabilmek için sıcak para bulmak zorunda kalanlar, Irak, Libya ve Suriye’den sonra şimdi de Türkiye’yi ateşe atmaya uğraşıyorlar. Açılımlar, PKK ile ittifaklar, Bölücü Anayasa, “Akil adamlar” vb. çalışmalarla, Türkiye’yi parçalayacak fitili ateşlemek istiyorlar.
Keza aynı şekilde işlediği suçlar nedeniyle önce idamla yargılanan işbirlikçi siyasiler tarafından idamdan kurtulan Öcalan, bu kez de hapisten kurtulmak için ABD’nin her istediğini kabul ediyor. Türkiye, Iran, Irak ve Suriye’de bulunan Kürtleri, ABD ve İsrail çıkarları uğruna, Kürtlerimizi imha olacakları bir ateş çemberine sürüyor.
Kürtlere “Size devlet kuracağız”! Türklere de Kerkük ve Musul’u Türk topraklarına katacağız” diyerek, kandırıyorlar.
Bu durum Hasrettin Hoca’nın kazan fıkrasına benziyor: Önce Musul ve Kerkük’ü “kazan doğurdu” diye verecekler, ardından da Diyarbakır’ın öldüğünü söyleyecekler.
Bütün bu belalardan kurtulmanın ve çare bulmanın yolu Milli Merkez’de birleşmek. Milli Meclis ve Milli Hükümet kurmak için örgütlenmek. Bölücü Anayasa’ya karşı çıkmak.Yerel seçimlerde AKP ve BDP/PKK adaylarına kesinlikle oy vermemektir.
Bölücü, gerici ve satılmış hainlerin milleti ateşe atmasına destek verilenmez!
Bunlardan kurtulmadan Türkiye kurtarılamaz!