Mersin, Tarsus ve Bölgedeki gündem, ekonomi, son dakika, spor ve yaşam dünyasındaki önemli gelişmelerden anında haberdar olmak ister misiniz?

:

:

:

Hain Olacak Çocuk -1

2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
Erdoğan GÖKÇE


(İdeolojik Öykü)



             Üç yanından dere, ırmak ve çay akan Düzova kasabası, Cumhuriyet sonrası kurulmuş bir köydü. Kuzey yanındaki tepelere sırtını dayamış, eteğini güneydeki ırmağa doğru uzatmış gibi bir görüntü veren bu ova, bölgenin en güzel, en düz, en verimli ovalarından biri durumundaydı. Tepelere  çıkıp ovaya baktığınızda, açık kahverengi bir deniz seyrettiğinizi sanırsınız.



            İki vilayeti birbirine bağlayan demiryolu bu köy yerinin kıyısından geçiyordu. İlk başlarda bu yörede üç tane istasyon binasından başka ev yokmuş.  İstasyon binalarının çevresinde yeni oluşturulmuş bahçelerdeki yeni fidanlar göze çarpan tek yeşillik.



             Cumhuriyeti kuranlar, buranın ileride önemli bir yerleşim bölgesi olacağını düşünmüş olacaklar ki,  çok önceden  kadastro  memurları göndermişler ve yerleşim alanını çağdaş bir planlama ile  yerleşime hazırlanmış. 



Merkezi yere hemen bir karakol  yapılmış. Az ilerideki geniş bir arsa, okul yeri olarak belirlenmiş. Beri taraftaki diğer geniş araziye de cami yapılacağı söyleniyordu.



Düzova’da devletin toprak   dağıttığını duyan dağ köylerindeki topraksız aileler birer ikişer  buraya göç edip buraya geliyordu.



O günün devlet görevlileri, gelenlerin diline, dinine, ırkına, mezhebine bakmaksızın, herkesin alım gücüne ve ailelerin  nüfus durumuna  bakarak, az bir para karşılığında her aileye  ev yeri ve tarla satıyordu.



 Kısa denilecek bir zamanda  küçük bir köy çıktı ortaya.



Ovanın fazla sıcak olmasına dayanamayan ve suyun yetersizliğinden yakınan  bazı aileler, aldıkları ev yerlerini başka ailelere satarak geri döndüler.



            Yeni komşular birbirleriyle çabuk kaynaşıyor, dost oluyor, ihtiyaç duydukları bazı şeyleri hiç tereddütsüz karşılıklı paylaşıyorlardı.



            Yaşanan ufak tefek bazı sorunlar ise araya girenler sayesinde tatlıya bağlanıyordu. İş büyüyecek olursa   jandarma olaya hemen müdahale ediyor,  sorun   fazla büyümeden   çözülmüş oluyordu.



            Örnek bir köyde, örnek bir yaşantı başlamıştı. Bu huzurlu yaşantıda bazı gençlerin önemli rolü vardı.



            Hele yeni yetme  bazı gençler arasındaki bu dostluk ve samimiyet görülmeye değerdi.



            Hikayede adları geçen üç yoldaş, sırdaş, candaş, herkese örnek  arkadaş işte böyle bir kasabada tanıştılar.



Üç arkadaş…  Beyin beyine, yürek yüreğe, ,… üç candan yoldaş.



Kan kardeşliğinden de ileri bir bağlılık.



Ağlarken gözyaşları, gülerken kahkahaları birbirine karışacak şekilde yakınlık…



Bir nesnenin en sağlam üç ayak üzerinde durması gibi…



Her bir ayak da sağlam, güvenilir.



Dikkat ederseniz tüm arkadaşlıklar genellikle  üç kişiden oluşur.



Ve genellikle bu arkadaşlardan biri ince, uzun; biri orta boylu, şişmanca; bir diğeri de boy ve kilo bakımından  diğer iki arkadaştan biraz farklı olurlar.



Bu üç candan arkadaşın isimlerini vermeyeceğim sizlere.  O dönemde geçerli olan lakaplarının yanına isimlerinin sadece baş harflerini ekleyerek anlatmak  daha uygun olacak.



            M; yaşça  diğer iki arkadaştan daha büyüktü.  İki sınıf önde okuyordu. Diğer iki arkadaşa göre daha okumuş, daha bilen ve yaşça da büyük olduğu için ister istemez bu üçlünün lideri konumundaydı.  Çoğu kez ismiyle değil de küçükken fazla toprak yediği için “hastalıklı” anlamına gelen  ‘Çorlu’ lakabıyla tanınırdı.  Daha sonraları o lakap unutuldu gitti.



            İkinci arkadaş,  A. ‘Gözü Kara’ olarak bilinirdi. Gözü Kara denmesinin sebebi gözünün kara olmasından değil;  yetim büyümesindendir. İki yaşındayken babası vefat etmiş. Ailenin büyükleri ve yakın komşuları, bu küçücük yavruyu  ‘babasının yadigarı’ olarak gördüler.  El üstünde büyütüldü, korundu. Bu nedenle  biraz şımarık biraz  cesur, biraz da atılgan olunca,  ‘gözü kara’ olarak  tanındı.  Birkaç yıl sonra onun da lakabı  unutuldu ama gözü karalığı devam etti.



            Üçüncü arkadaş  H.  Çok ‘sakin’ olarak bilinir. Aslında hiç de sakin biri değildi. Diğer iki arkadaşa göre sakin sayılırdı. Bazen sözü dinlenmese de ilginç fikirleri olurdu.



            Bu üç arkadaş hiçbir zaman birbirlerini asla lakaplarıyla çağırmadılar. Aralarında  bazen yaşanan anlaşmazlıkları ise genellikle it dalaşı gibi başlar, fazla da  uzun sürmezdi.



            Bu üç kafadarın samimiyeti  herkes tarafından çabuk fark edildi.



             Bir çok örnek davranışlarından dolayıdır ki,  kasabadaki çocuklar içinde hep ‘örnek arkadaşlık’ olarak gösterildiler.



             Gece yatacakları zaman ayrılırlar, sabah uyandıktan sonra da hemen buluşurlardı.



Ot biçmeye, sap toplamaya, hayvan otlamaya, çiğdeme, kengere, bağa, bostana, dağa, dereye… çoğu kez üçü beraber giderlerdi.



            Bu üçlünün nadiren de olsa  ikili olarak görüldüğünde, hemen “diğer arkadaşınız nerde” sorusu sorulurdu.



(Devamı Var)


UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın diğer makaleleri
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin!-3-9 Ağustos 2016 Salı 10:04
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin! -2-5 Ağustos 2016 Cuma 09:00
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin! -1-2 Ağustos 2016 Salı 09:13
  • Sevr’i Bir Daha Yırtarız4 Ağustos 2015 Salı 08:42
  • ABD Türkiye’de İç Savaş Tezgahlıyor31 Temmuz 2015 Cuma 09:04
  • Çin’e Saldırmak Türkiye’yi Vurmaktır10 Temmuz 2015 Cuma 09:20
  • Anayasa Mahkemesi Kararını Protesto Ediyoruz2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Türkiyemizi Parçalattırmayacağız2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Soykırım Yapmadık Vatan Savunduk2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • 152 Adamızı Yunanistan’dan Geri Alacağız!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • F Tipi Gladyo Hesap Verecek!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Ermenileri kestik mi?2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Cemil Can’ın Yazısı Üzerine2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • İşte Dersim Gerçeği2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Halk Önderleri ve Aydınlarımıza Çağrı2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Rojova Devrimi Aldatmacası2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Muhalefetin İhaneti2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Abdullah Öcalan Diyor Ki!!!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Atatürk ten İsmet Paşa’ya2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Hain Olacak Çocuk -52 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Akdeniz Gazetesi ©1994 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
    Oluşturma süresi(ms): -1