Yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük ve görevi kötüye kullanmasıyla ilgili operasyonlar AKP iktidarı çok büyük bir darbe almaktan kendini kurtaramamıştır. Özellikle de yürütmenin başı olan Başbakan Tayyip Erdoğan 17 Aralık 2013’te başlayan operasyonlarla ilgili) bu olaylarda ilgili soruşturmayı burjuva hukuk kuralları içinde ve sağduyulu bir şekilde değerlendirmesini yapmış olsaydı (Yapması zaten mümkün değildi) bile bugün için uğradığı yenilgiyi asla ve asla telafi etmesi söz konusu olamazdı ve olanlar oldu üç bakanın istifası İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar.
İşin en can alıcı yanı da Bayraktar’dan geldi. Ve kamuoyunu şok eden bir açıklama “Dosyada izah edemeyeceğim bir husus yoktur.” Operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız baskısını kabul etmiyorum. Soruşturulan imar planlarının büyük bir bölümü başbakanın talimatıyla yapıldı. Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ediyorum ancak milleti rahatlatmak için başbakanın istifa etmesi gerektiğine inanıyorum.” Bayraktar istifasıyla ilgili Erdoğan’ı işaret ediyor ve her ne yaptıysam o istediği için yaptım.” Demiş oluyor.
Cumhuriyet tarihinde böylesi bir durum yürütmenin başını soruşturulma girdabına sokacak herhangi bir durumla karşılaşılmamıştır. Geçmişte ufak tefek yolsuluk olayları olmuşsada yasama yürütme ve yargı üzerine düşenleri uygulayarak krizlerin derinleşmesi kısmende olsa önlenmiş sayılır. Bugün için ülke cumhuriyet tarihinin böyle karşı karşıya kalmış durumdadır.
Bugün olup biten krizler kapitalist sistemin kendi yapısından kaynaklanmaktadır. Bu durumu dünyadaki farklı şiddetlerde olan depreme benzemektedir. Çok şiddetli, şiddetli ve şiddetli çok az olan depremler. Kapitalist sistemin varolduğu dünya genelindeki ülkelerde kaçınılmaz olarak sistemin krizleri olacak ve olmaya da devam edecektir. Bu sistemde ülkemiz demokrasi tarihimizin en karanlık demokrasi ve (AKP iktidarını oluşturan) MÜSİAD grubunu oluşturan holdinglerle-cemaat grubu bunu oluşturan holding temsilcilerinin onbir yıllık iktidarları döneminde yaşamıştır.
Doksan yıllık cumhuriyet döneminde kapitalist sistem hep birilerinin para basarken (Özellikle 1950’lerden sonra) halk dediğimiz sınıf ve tabakaların (Emek gücüyle geçinenler (yoksulluktan iki yakaları biraraya gelmemiştir. Emek güçlerini kullanarak ve başka hiç bir geliri olmayan (Proleterya sınıfı) işçi sınıfı siyasi ve ideolojik olarak (Proleterya sınıfı) işçi sınıfı siyasi ve ideolojik olarak burjuvaziye karşı her zaman için öncü güç konumunda olan sınıftır.
Gene ülkemiz özellikle 1946’dan sonra (çok partili döneme geçiş) ABD emperyalizminin bir piyonu haline getirilerek yarı bağımlı olmaktan kurtulamamıştır. Ülkemizin tarihi oldukça karanlık bir konumdadır. Bu karanlığın iç yüzünü şöyle ifade edersek yanılmamış oluruz. Askeri darbeler bütün dünyadaki askeri darbelerin arkasında CIA nın bulunduğunu unutmamız gerekir. Muhtıralar devlet içinde örgütlenmiş mafya ve çeteler vatan hainliğiyle suçlanan vatansever aydınlar, gazeteciler, yazar, bilim adamları, siyasal ve diğer idamlar (100 yılda 1500 geçen idam sehpalarında canımdan olanlar) yurtsever ilerici düşününüz ve devrimci bilim insanlarına yönelik suikastler faili meçhul cinayetler haksılığa, sömürüye, eşitsizliğe ve emperyalist sömürü çarkına gericiliğe talan ve yağmaya ırkçılığa dini bir sömürü aracı olarak kullananlara karşı ve yarınların aydınlık geleceğini kurmak isteyenler meydanları doldurarak demokratik hak ve hukuk kurallarını ihlal etmeden yolsuzluk rüşvet usulsüzlük ve görevi kötüye kullanarak haksız kazanç elde edenlere karşı mücadelelerini inat ve istikrarla sürdürmelidirler!
-Devam Edecek-