Mersin, Tarsus ve Bölgedeki gündem, ekonomi, son dakika, spor ve yaşam dünyasındaki önemli gelişmelerden anında haberdar olmak ister misiniz?

:

:

:

Atatürk’ü Bilmek ve Anlamak-4

2 Temmuz 2015 Perşembe 19:31
Erdoğan GÖKÇE


Atatürk’e bir gazeteci sorar; “ neden malınızı ve mülkünüzü milletinize bağışladınız” diye. Atatürk’ün verdiği cevap: “Mal ve mülk bana ağırlık yapıyor, onları asıl sahibi olan milletime bağışlamaktan ferahlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar asıl zenginlik insanın manevi şahsiyetinde olmalıdır.” Diye cevaplandırmaktadır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in de hiç serveti olmadı. Şimdi bakıyorsunuz da dinlerini, imanlarını, onurlarını, haysiyetlerini, vatanlarını pazarlayan hortumcuların  korkunç servetleri daha da büyürken, onları seçen zavallılar ise çöp tenekelerinden beslenir duruma geldiler.  Hortumcular ve vatan satıcıları örnek almak yerine Kara Fatmaları ve Mustafa Kemalleri örnek almak zorundayız. Asıl o zaman şerefli, haysiyetli, onurlu, özgür ve refah içinde kalkınmış oluruz. Ne yazık ki kitaplarımızda Mustafa Kemallere, Kara Fatmalara değil de bölücü, hain, yobaz, işbirlikçi, teslimiyetçi, satılmış  kişiliksiz insanlar ön plana çıkarılmaya çalışılıyor. Atatürk diyor ki, “ Geçmişi ne kadar çok unutursak geleceği korumak o kadar zor olur. Bu nedenle geçmişimizi ve milli tarihimizi bizlere unutturmaya çalışıyorlar. Tarihi unutan insanlığını da unutur.



        Bir gazeteci Atatürk’e sorar “size diktatör diyorlar ne dersiniz” Atatürk şöyle bir bakar, “Eğer ben diktatör olsaydım hanımefendi bu soruyu sorduktan sonra asla canlı kalamazdınız” diyecektir. Emperyalist işbirlikçisi  bazıları Atatürk’e “diktatör” diyor(çünkü başka türlü suçlayamıyorlar) bazı aptallar da buna inanıyor.



        İzmir kurtuldu, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara’ya hareket edecekler. Trene binenler kompartımana çekilirler. Ertesi gün yaveri Atatürk’ün kompartımanının kapısını çalar. Aç, yorgun ve bitkin, kravatını yıkamaktadır Atatürk. Yaveri, “ya paşam bu ne hal hiç uyumadınız herhalde, niye böylesiniz” der.  “Ya çocuk kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz. Kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm ben de uyumadım kalktım.” der. Yaveri; “aman paşam! Birimize haber verseydiniz hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik” der. Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan söylüyor bunları tarihi bir cevap, der ki, “Geç farkettim hepiniz en az benim kadar yorgunsunuz. Hiçbirinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil milletimin rahat uyuması.”  Var mı böyle bir şey! Bu insana diktatör demeye kimin dili varabilir. Hâlâ diyebilen varsa, onların mayası bellidir. Hangi diktatör özgürlük ve demokrasiyi öğreten Medeni Bilgiler kitabını yazmıştır. Ayaklarının altına Yunan bayrağı serildiğinde “bayrak bir ulusun onurudur” diye basmayıp kaldırtan bir insanın kendi milletinin inancını çiğneyebileceğini düşünmek ancak onuru ve şerefi olmayan kişilerin işi olabilir. 



              İstanbul Üniversitesinin açılış töreni. Çok mütevazı bir salon, tahta iskemleler, ortaya Atatürk’ün oturması için kırmızı renkte süslü muhteşem bir koltuk konmuş. Profesörlerle birlikte geliyor, buyurun diyorlar. Bir koltuğa bakıyor dönüyor profesörlere, aynen şunları söylüyor; “Sizlerden öğrenecek o kadar çok şeyim olduğuna göre bu koltuk sadece sizlere layıktır” diyor. En kıdemli profesör o koltuğa oturuyor ve kendisi de tahta iskemlede programı sonuna kadar izliyor. Hak etmediği hiçbir koltuğa oturmayan bir Mustafa Kemal. Ankara ve İstanbul illerinden birisine Atatürk adının verilmesi için  bir kanun önergesi veriliyor meclise. Atatürk itiraz ediyor buna ve önergeyi vereni yanına çağırıyor ve aynen şunları söylüyor; “Bir insanın adının dillerde kalması için şehrin temellerine sığınmasına gerek yoktur.



           Bakın bu şehrin ismi İstanbul ama Fatih Sultan Mehmet’i hemen hatırlıyoruz. Eğer ben bir şey yapabildiysem bunu binaların tepelerine, şehrin temellerine ismimi yazarak değil milletimin kalbine yazarak anılmak isterim” diyecek, hiçbir yere adının verilmesini kabul etmeyecektir.



      Mahmut Sadi anlatıyor: “Yıl 1923. İstanbul Üniversitesinde öğrenci olduğum sıralar. Okul duvarında bir ilan görüyorum. Avrupa’ya talebe yollanacaktır. Allah Allah diyorum, ülke yıkık dökük Avrupa’ya talebe!  Lüks gibi gelen bir şey, ama şansımı denemek istedim. 150 kişinin içerisinde 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına  Atatürk “Berlin Üniversitesine gitsin” diye yazmış. Zaman geldi Sirkeci garındayım, ama kafam öyle karışık ki gitsem mi kalsam mı, orda beni unutur mu bunlar, para yollarlar mı, gurbet ellerde ne yaparım? Bir an gitmemeye karar verdim, döndüm. O sırada bir müvezzi (dağıtıcı) ismimi çağırdı.”Mahmut Sadi, Mahmut Sadi,  bir telgrafın var” telgrafı açtım aynen şunlar yazıyordu. “Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum alev olarak geri dönmelisiniz.” Var mı böyle bir şey? 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne düşünebileceğini hesap edebilen bir lider dünya lideri olmasın da ne olsun.”                                                 



           Mahmut Sadi devam ediyor “Gel de şimdi gitme, git de orada çalışma, dönde bu ülke için canını verme.” diyor. Bunları yazarken ABD’ye kaçan hortumcuların çocukları geldi aklıma. Yazıklar olsun!



(Devamı var)



UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın diğer makaleleri
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin!-3-9 Ağustos 2016 Salı 10:04
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin! -2-5 Ağustos 2016 Cuma 09:00
  • Said Nursi’yi Talebesinden Öğrenin! -1-2 Ağustos 2016 Salı 09:13
  • Sevr’i Bir Daha Yırtarız4 Ağustos 2015 Salı 08:42
  • ABD Türkiye’de İç Savaş Tezgahlıyor31 Temmuz 2015 Cuma 09:04
  • Çin’e Saldırmak Türkiye’yi Vurmaktır10 Temmuz 2015 Cuma 09:20
  • Anayasa Mahkemesi Kararını Protesto Ediyoruz2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Türkiyemizi Parçalattırmayacağız2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Soykırım Yapmadık Vatan Savunduk2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • 152 Adamızı Yunanistan’dan Geri Alacağız!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • F Tipi Gladyo Hesap Verecek!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Ermenileri kestik mi?2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Cemil Can’ın Yazısı Üzerine2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • İşte Dersim Gerçeği2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Halk Önderleri ve Aydınlarımıza Çağrı2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Rojova Devrimi Aldatmacası2 Temmuz 2015 Perşembe 19:33
  • Muhalefetin İhaneti2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Abdullah Öcalan Diyor Ki!!!2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Atatürk ten İsmet Paşa’ya2 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Hain Olacak Çocuk -52 Temmuz 2015 Perşembe 19:32
  • Akdeniz Gazetesi ©1994 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
    Oluşturma süresi(ms): -1
    SON DAKİKA
    Tarsus CHP’den Kırsal Mahalle Ziyaretleri
    TADEKA’da "Antik Çağda Tarsus Olimpiyatları Ve Atlet Filozof Khrisippos" Konulu Söyleşi
    Sınava Yetişmelerine Büyükşehir Zabıtası Yardımcı Oldu
    Mersin Büyükşehir’in Tarıma Desteği Tam Gaz Devam Ediyor
    Özel Gereksinimli Bireyler Büyükşehir’le Yaz Boyu Yüzmenin Keyfini Yaşıyor
    Mersin’den Edirne’ye uzanan uyuşturucu operasyonu
    11 kız öğrenci KYK yurdundan uzaklaştırıldı
    Büyükşehir’in Engelsiz Yaşam Parkı, Özel Gereksinimli Birey Ve Ailelerine Sanatla Destek Oluyor
    Sabri Tekli: Mersin OSB’de 6. Bölge için çalışmaları başlattık
    Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Haziran Ayı 2. Birleşimi Gerçekleştirildi
    Eski vekilden, mevcut vekillere 2001 hatırlatması
    CHP Tarsus İlçe Kadın Kolları Ev Ziyaretlerine Devam Ediyor
    Tarsus TÜBİTAK Bilim Fuarı Festivali
    Kan Verdiler, Hayat Kurtardılar
    “Stratejik özelliğini yitiren tesisler doğru alanlara yönlendirilmeli”