Yıllarca iktidar yüzü görmeyen muhalefet liderinin psikolojisi bozuk olduğundan psikiyatriste götürmüşler.
- Doktor bey, sayın liderimiz rahatsız.
Doktor sormuş:
- Nesi var?
- Valla nasıl söylesek, yıllardır partinin başında lakin bir türlü ilerleme kaydedip iktidar olamadığından kafayı yedi. Ne dediğimizi anlıyor, ne doğru dürüst dinliyor, bizi işitmiyor bile…
Psikiyatris, muayeneyi bitirdikten sonra gelenlere döner:
-Lütfen liderinizi bir otomobil gibi düşünün ve hurdaya ayırın!
Gelenler:
-Aman doktor, öyle şey olur mu? Liderimizin nesi var ki?
-Nesi yok ki? Motor son deminde yağ yakıyor, otomatik beyin sulanmış araç tekliyor, lastikler kabak patinaj yapıyor, farlar yanmıyor, direksiyon sürekli sağa çekiyor… Eğer ki sizler bunu perte-hurdaya ayırmazsanız, bu sizi uçurumdan yuvarlar haberiniz olsun!!!
***
ABDAL FIKRASI
''BENİ DE İT'TEN SAY POLİS AĞAM''
Abdallardan biri hanımını motosikletin sepetine bindirir çarşıya dondurma yemeye götürmek ister.
O günlerde de şehrin sinyalizasyonu yeni yapılmıştır.
Şehrin en kalabalık bulvarı üzerinden sola dönüp çarşıya girmek isterler.
Abdal bir bakar ki kırmızı bir ışık yanıyor, bütün araçlar da durmuşlar.
Kendi kendine der ki:
-Herhalde benim geçmemi bekliyollar, hepisi durmuşken ben geçeyim.
Abdal döner çarşıya gitmek ister ama kavşakta bir trafik polisi durdurur.
-Dur bakalım nereye gidiyorsun?
Abdal:
-Çarşıya gediyom polis ağam.
Trafik Polisi:
-Tamam da bu kadar araç dururken sen neden geçiyorsun?
Abdal:
-Tamam, polis ağam onlar benim geçmem için durmuyollar mı?
Trafik Polisi:
-Yukarı bak bakalım ne görüyorsun?
Abdal:
-Işık yanıyo polis ağam.
Trafik Polisi:
-Kırmızı yanıyor da sen neden geçiyorsun?
Abdal: “N’olur ki polis ağam kırmızı yanınca?
Trafik Polisi:
-Kırmızı yandığında duracaksın.
Abdal:
-Tamam, polis ağam bundan sonra geçmem.
Trafik Polisi makbuzunu çıkarır:
-Şimdi sana bir ceza yazayım da bir daha geçme.
Abdal:
-İiiii polis ağam niye ceza yazın ki?
Trafik Polisi:
-Kırmızı ışık ihlalinden yazacağım.
Abdal, hatasını anlar ama anlamamışlıktan gelir.
-Gırmızı yanınca geçilmez mi ki polis ağam?
Trafik Polisi:
-Evet geçilmez, onun için de sana ceza yazacağım.
Abdal:
-Polis ağam şimdi gırmızı yanıyo.
Trafik Polisi:
-Evet yanıyor.
Abdal:
-Gırmızı yanarkan gamyon geçse ceza yazan mı?
Trafik Polisi:
-Yazarım.
Abdal:
-Peki polis ağam, teksi geçse ona da yazan mı?
Trafik Polisi:
-Yazarım.
Abdal:
-Peki ''it'' geçse yazan mı?
Trafik Polisi:
-İt'e Yazmam.
Abdal boynunu büker:
-Polis ağam bre, bu sefer beni de it'ten say n’olur!
***
ABDAL FIKRASINA DEVAM
'' SONRA NETÇEN DE BAKALİ''
Bir gün Tufanbeyli ile Saimbeyli arasında meşhur Obruk yaylasının düzüne konmuş Abdalların çadırlarına evin kızına komşuları tarafından dünür gelir. Abdal kızının babasının gönlü var gibi kızı vermeye, fakat hanımı diretiyor.
Kızın Anası başlık olarak:
- 6 direkli, 12 kazıklı bir kıl çadır,
-Antep sedefli gümüş metemli bir kaba zurna,
-Kırmızı kayışlı, ceviz kasnaklı oğlak derili bir davul,
-Boynu örmeli, gözü sürmeli, iki genç sıpa,
-Göksün sırmalı, meşin kaşlı bir semer,
-Üstelik 100 bin lira başlık parası” deyip duruyor.
Kızın Babası:
-Avrat bak kızıyın durumunu sen biliyon. Kızın leyleğe dönmüş, kara sevdiye yakalanmış, sen palanı, kolanı bırak, kızını vermeye bak. Vermezsen bu kız kaçar sonra, diyor.
Kızın Anası:
-Vallaa da vermem, Billaa de vermem….
-Ben kendilerine, oğluna telli duvaklı, dullu derlihli, çiğdem gokulu, kız oğlan kız veriyem…
Dünürcüler:
-Siz bilirsiniz, deyip giderler.
Akşama doğru olunca ne görsünler kızla, oğlan çalılıkların kayalıkların arasından kayarak Toroslara doğru kaçmışlar.
Bunun üzerine karı koca arasında bir hırıltı, bir gürültü kavga başlar.
Kızın Babası:
-Kızı verseydin kız kaçmazdı.
Kızın Anası:
-İstediğim başlıkları niye vermediler.
Kızın babası çadırın kazığını çeker, aracı olan komşularına:
-Çekilin şu köpeen kızını vurum da öldürüm, diyor.
Çadır kazığını gören kadıncağız can acısıyla:
-Çekilin de öldürsün bakalım,
-Öldürünce kim sepet, kalbur, elek örücü,
-Yemeeni kim yapıcı,
-Çamaşırını kim yıkaacı,
-Ahşam olunca ne halt edici,
-Tek başına yatınca ne yapıcı,
-Sonra netçen, de bakali…
***
AKLINIZDA BULUNSUN:
Tarlaya karga dadandı, ambara fare,
Fırına hırsız, memlekete harami…
Geldikleri gibi gitmediler,
Kimi İtini bıraktı, kimi Bitini, kimi de Piçini…
(Neyzen Tevfik)