
Kayserili olan Sayın Abdullah Gül’ün Dış İşleri Bakanlığında; Birleşmiş Milletlerde bir toplantı düzenlemiştir. Bu toplantıda Yunanistan Dış İşleri Bakanıyla Ege Denizi konusunda tartışmaya başlarlar…
Tartışmanın hararetli bir yerinde; Yunan bakan, Abdullah Gül’e sorar:
-Ege de bizim kaç adamız var biliyor musunuz?
Abdullah Gül: 150 tane falan vardır…
Yunan Bakan: Sayın Bakan alay mı ediyorsunuz? Diye sitem eder.
Bizim Ege’de yaklaşık 1.200 ün üzerinde, irili ufaklı adamız var(!)
Bu arada konuşmalara tanık olan İtalyan Bakan, Abdullah Gül’e dönerek:
-Sayın Bakan; niye ada sayısını bu kadar az söylüyorsunuz? diye fısıldayınca;
Kayserililiği depreşen Abdullah Gül yanıtlar:
-Pazarlık edecektim anlamadı s.lak!
DELİ DILACA-1-(TÜKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ)
İncili Çavuş’a sormuşlar:
-Sence Çavuş, demişler; Türkiye-AB ilişkileri ne durumda? Türkiye Avrupa birliğine girebilir mi?
İncili Çavuş da:
-Deli Dılaca’nın hikâyelerine benziyor, demiş.
-Deli Dılaca da kim?
-Deli Dılaca, eski Balkan Türklerinin pek sevdiği, saçma sapan hikâyeleriyle ünlü genç bir kızdır.
-Peki, neden, Türkiye-AB ilişkileri Deli Dılaca hikâyelerine benziyor?
İncili Çavuş da, başlamış anlatmaya neden benzediğini:
-Deli Dılaca’yı, demiş; evlendirmişler ve gelinliğiyle bir atın üstüne bindirerek, davul zurna eşliğinde damadın evine götürmüşler.
Damadın evinin bahçe kapısı biraz alçakçaymış.
Deli Dılaca, atının üstünde dimdik duruyor ve kapının altından bir türlü geçemiyormuş.
Düğün alayı içinde bir tartışma başlamış.
Kimi:
-Kapıyı yıkalım, diyormuş.
Kimi:
-Hayır, atın ayaklarını keselim, diyormuş.
Kimi de:
-Mademki gelin, bahçe kapısından geçemiyor; fes edelim bu evliliği bitsin gitsin, diyormuş.
İncil Çavuş’u dinleyenler:
-Ee, demişler, sonra ne olmuş?
İncili Çavuş:
-Yaşlıca bir adam; elindeki bastonla Deli Dılaca’nın sırtına vuruvermiş. Deli Dılaca da öne doğru eğilince, geçivermiş kapıdan alkışlar içinde...
Türkiye’nin de illa ki baston mu yemesi lazım? Azıcık uyuverse insan haklarına, kadın haklarına, evrensel hukuka ve benzeri yasalara; pekâlâ alkışlarla geçecek AB kapısından içeri ama…
DELİ DILACA -2- (ALTILI MASAYA İTHAF OLUR)
Yukarıda belirttiğimiz gibi; Rumeli Türklerinin folklorunda-edebiyatında önemli bir yeri olan meşhur Deli Dılaca’yı istemeye görücüler gelir.
Dılaca’yı anasından babasından isteyeceklerdir.
-Kızım annen evde mi?
Dılaca:
-Yok, yan komşuya kavga etmeye gitti!
Görücüler şaşırmışlar.
Dılaca, anlatmaya başlamış:
-Komşu, bizim keçinin onun kuyusuna dışkıladığını söylüyor, annem de, kuyunun içine değil kenarına dışkıladığını, sonra da ayağıyla içine ittiğini söylüyor. Bu yüzden saç başa kavga ediyorlar!
Bu konuşmadan sonra ne mi olmuş?
Deli Dılaca”yı istemeye gelen görücüler pabuçları ellerinde kaçıp gitmişler!
Bu fıkrayı altılı masaya atıfta bulunmak için yazdım, korkarım sonunda ‘’Deli Dılaca’’ gibi bir hikâye çıkacak ve vatandaş pabucunu alıp altılı masadan uzaklaşacak!
AKLINIZDA BULUNSUN: Büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur!