
Emeklilerin durumu ortada. 7 bin 500 TL maaşla milyonlar hayatta kalma mücadelesi veriyor. Umutla beklenen ve bir defaya mahsus verilen 5 bin TL ikramiye konusunda da çalışan-çalışmayan ayrımı yapılıp, dul-yetimlere daha az para verilmesi çok ciddi tepki aldı.
Paranın değer kaybetmesi, gıda fiyatlarının sürekli artması, dış politika da ise “dünya liderinin!” Filistin konusunda çözüm bulamaması, atanamayan öğretmenler, EYT, eğitim masraflarının karşılanamaz olması ve daha pek çok şey.
Bunun yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi, kurultayını 4-5 Kasım tarihlerinde tamamlamış ve tabanına “değişim” adı altında yeni bir dönemin başlangıç mesajını vermiştir. Gelişmeler CHP tabanında moral ve toparlanma yaratırken, bu durum diğer muhalif partilerde de dikkatleri çekmiştir. Çünkü ittifaklar dönemini yaşıyoruz.
Kısacası, Gazze’de yaşananlara somut adım atılamaması, ekonomik göstergelerin her geçen gün daha da kötüye gitmesi, kritik yerel seçimler öncesinde ana muhalefetin hamlesi, AKP kanadında veya Cumhur İttifakı’nda bir şeyler yapılarak öncelikle gündemin değiştirilmesi ve en önemlisi ise kendi tabanlarını konsolide etmeleri gerekiyordu. Öyle de yapılıyor.
CHP kurultayının hemen ardından Yargıtay, tutuklu milletvekili Şerafettin Can Atalay davası konusunda, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak Anayasa Mahkemesi’ne eleştiride bulundu. Açıklamada, Meclise de eleştiri getirilmesinin ardından, muhalefet bunu ‘Yargıda Darbe’ olarak değerlendirdi. Tüm haber kanalları son dakika olarak gelişmeleri paylaşmaya başladı. MHP Lideri Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı değerlendirmede, Anayasa Mahkemesi için "Zillet ittifakının yüksek yargıya yuvalanmış hastalıklı koludur" sözlerini sarf etti.
Tabi, Türkiye’de ‘son dakika’ haberleri bitmez… Agos Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'i 19 Ocak 2007'de gazete binasının önünde düzenlediği silahlı saldırıda öldüren Ogün Samast, olayın üzerinden 16 yıl sonra koşullu şekilde serbest bırakıldı.
* * *
Yargıtay’dan Anayasa Mahkemesi konusunda yapılan açıklamalar, Ogün Samast’ın serbest bırakılması gibi gelişmelerin pek tesadüfü olmadığı görülüyor. AKP ve MHP’nin öncelikli hedefi başta ekonomik göstergeler ve Gazze konusunda tabanlarında yaşanan tepki ve kopuşları engellemektir. Muhafazakar ve milliyetçi seçmen kitlesini yeniden toparlayabilmektir.
Elbette, yaşananları sadece bunlarla sınırlı tutmamak gerekir.
Anayasa mahkemesi üzerinden yaratılan tartışma, Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biri olan güçler ayrılığı ilkesini ayakta tutmaya çalışan bir unsurunu daha ortadan kaldırmaya yönelik olduğu gözleniyor!
Ogün Samast’ın serbest bırakılmasının da sol, sosyalist ve muhalif çevrelerde yaratacağı tepkinin, milliyetçi seçmen tabanında yükselecek savunma söylemleriyle bir toparlanma yaratılmasının hedeflendiği de açık.
* * *
Aslında AKP’li yıllarda Türkiye’de her seçim dönemi öncesi toplumsal kutuplaşmaları sağlayan gelişmeler veya suni olaylar yaşanmıştır.
Tıpkı 2007 seçimleri öncesinde milyonların katıldığı ‘Cumhuriyet Mitingleri!’ gibi.
2009 yerel seçimleri öncesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Başbakanına “One Minute” çıkışı gibi.
2014 yerel seçimleri öncesinde yaşanan Gezi Olayları, 2015 Kasım seçimleri öncesinde dört bir noktada patlayan bombalar gibi.
Seçimler öncesinde yaşanan bu “sert” gündemler, toplumsal kutuplaşmaya neden olurken, iktidar kanadının seçmen kitlesini toparlamasına yardımcı olmuştur. Sanki benzer senaryolar yeniden yaşatılıyor. Bakalım önümüzde ki günlerde neler olacak.
İktidarın, kendi kitlesini toparlamak için yaratmaya çalıştığı bu gündem oyununa muhalefetin gelmemesi, akılcı söylem ve demokratik eylemlerle halka ulaşması gerekmektedir.