“Eğitimdir ki; bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder”
ATATÜRK
10 yılda AKP iktidarı eğitimle öyle bir oynadı ki; eğitim eğitim olmaktan çıktı. AKP iktidarı kendi eğitim anlayışını dayatma, gerçekleştirme adına eğitimi, eğitmenleri hallaç pamuğu gibi atıyor.
10 yıllık AKP iktidarında 3 Milli Eğitim Bakanı görev yaptı. Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu ve Ömer Dinçer. Devlette devamlılık esastır. Ama gelin görün ki üç bakanın icraatları da birbirinden çok ayrı kutuplarla eğitimin katledilmesini sağladı.
Birilerinden alınan icazet dışında hiç kimseye danışılmadan uygulamaya konulan ve “ben yaptım oldu” anlayışıyla sunulan eğitim sisteminde; yönetici mutsuz, öğretmen mutsuz, öğrenci mutsuz, veli mutsuz... herkes mutsuz oğlu mutsuz!
Bu eğitim anlayışıyla tek mutlu olanların başında sarı sendikacılık! Görevini layıkıyla yaparak hükümetin borozanlığını yapan sendikalar ve sendikaya bağlı öğretmenler geliyordur herhalde!
(4 4 4) eğitim sistemi olmuş (Dert Dert Dert) Bu sorun henüz çözülemezken şimdi de Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer “Eğitimde kıyafet serbestliğini” yumurtladı! YERSENİZ!
Serbest kıyafete “Tek Tiplikten” kurtulma olarak bakılıyor. Bir düşünce bir ideoloji ise kastedilen zaten kıyafette tek tiplilik olamaz. Serbest kıyafet anne-babalara daha fazla yük getirecek. Serbest kıyafet uygulaması olursa çocuklar hergün bir başka kıyafetle gitmek isteyecekler.
Bu durum aileleri hem maddi hem de psikolojik açıdan zor durumda bırakacak öğrenciler derslerinden çok ne giyeceklerine odaklanacaklar. Giysi gençler için kendini ifade etmenin önemli bir aracıdır. Özellikle 7 17 yaş dönemi bireyin kimlik oluşturma dönemidir. Çocuklar nasıl algılanmak istiyorlarsa öyle giyinmek istiyorlar.
Okul kıyafetlerinin diğer bir önemli amacı okullarda öğrencilerle öğrenci olmayanların birbirlerinden ayrılmasıdır. Kıyafet uygulaması serbest kalırsa, okul içine okul dışından birçok kişi girecektir. Türkiye’de okullarda güvenlik sorunu çözümlenemeden bu uygulamaya geçilmesi sadece KAOS yaratır.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bakalım doğmadan sakat olan bu yaptırımından vazgeçme erdeminde bulunacak mı? Burada en büyük görev ve sorumluluk velilere düşüyor. Kendi düşen ağlamaz “İş işten geçtikten sonra AH! VAH! deyip dövünmenin, ağlamanın hiç bir anlamı olamaz”
Eğitim düzeni olmayan bir ulusun medeni durumu da olamaz. ANLAYANA!