Müthiş bir endişe ve üzüntü sardı bedenimi. Zavallı tavuk. Çoktan ölmüştür belki. Vicdanıma ateş düştü sanki. Eyvah dedim içimden. Önce annesini sonra da yavrularını yiyecek bu zalim köpek.
Bir yandan anne tavuğun köpeğe nasıl yem olacağını düşünüyor, öbür yandan da yavru civcivlerin olası korkunç akıbetleri saplanıyordu yüreğime
Acaba köpeği taşlayarak yavruları kurtarabilir miydim? Ya köpek tavuğu bırakıp bu sefer de bana saldırırsa?
Taş atmaya bile bitürlü cesaret edemedim.
Ama o da ne?!
Köpek kaçıyordu.
Aman Allahım. Gözlerime inanamıyordum. Yanlış mı görüyorum yoksa. Tavuk ile köpeği mi karıştırdım. Yaşananlar gözlerime ters mi yansıyordu? Kafam allak bullak olmuştu.
Ben daha bu ikilemler içinde bocalarken, o çok kısa süre içinde inanılması imkansız şeyler olmuş ki; köpek, geldiği yöne doğru koşarak kaçıyordu.
Köpek kaçıyor, tavuk kovalıyordu…
Evet, evet… Yanlış değil, gerçekti gördüklerim. Tamamen gerçek.
Köpek kaçıyor, tavuk kovalıyor. Asla inanılacak gibi değil.
Çok kısa bir kovalamacadan sonra anaç tavuk yavrularının yanına döndü.
O çatışma sırasında aşırı şekilde korkan, şaşıran, etrafa dağılarak cığıldayan yavru civcivler, mıknatısın demir tozlarını çekmesi gibi annelerinin etrafında toplandılar.
Kahraman tavuk tüm yavrularını kanatları altına toplamış, çok büyük bir tehlike atlatmanın gerginliği içinde etrafına bakınıp duruyordu.
Köpek kaybolup gitmişti. Kendimi toparladım, tavuğun yanına yaklaşmak istedim. Tavuğun bana karşı da hafif tepki göstermeye başladığını görünce, olduğum yerde kaldım ve daha fazla ilerlemeye cesaret edemedim.
Aslında benim niyetim tavuğun yaralı olup olmadığına bakmaktı.
Geride durarak uzun uzun baktım tavuğa.
Daha birkaç dakika öncesine kadar bu tavuğun o korkunç köpeğe yem olacağını sanırken, bu kahraman tavuk yalnız kendini değil yavrularını da kurtarmıştı.
Çaresizliğimden ve insanlığımdan utanarak bu kahraman tavuğa büyük saygı duymaya başladım.
Olduğum yere çömeldim. Dirseklerimi diz kapaklarımın üzerine koydum, ellerimle çeneme dayadım ve az önce hiçbişey olmamış gibi civcivleriyle yeniden gübreyi eşeleyen anaç tavuğu seyre daldım.
Az önceki o büyük savaştan hiçbir eser kalmamıştı. Sağlığı, neşesi ve kendine güveni yerindeydi.
O günden sonra günlerce düşündüm: Acaba o tavuk o köpeğe hangi bilinçle, hangi cesaretle saldırdı? Acaba nasıl bir iş yaptı da o korkunç köpeği öyle arkasına bakamaz şekilde kaçırdı?
Biz çocukların korktuğu bu köpeklerden tavuklar korkmadığına göre; acaba tavuklar çocuklardan daha mı cesurdu?
Her tavuk her köpeğe saldırıp böyle kaçırabilir miydi?
Tavuk bile köpekten korkmadığına göre; peki biz çocuklar neden korkuyorduk ki?
Üstelik köpeklerin çok korktuğu o taşları biz çocukların çok güzel atmasına rağmen!...
Bitürlü aklım, havsalam almıyordu. Alacak gibi de değil.
Yahu nasıl alsın ki?
(Devamı var)