Daha önce yazdığım bir tespiti yeniden hatırlatmakta yarar var. İnsanların olduğu gibi devletlerinde yaşadığı utanç dönemleri vardır. İnsanlar mazilerine, milletler ise tarihlerine baktıklarında; o utanç dönemlerini utanarak anımsarlar. İnsanların yaşadığı utançlar birkaç nesil sonra unutulup gider, ama milletlerin yaşadıkları utançlar, tarihlerine kazılır ve milletlerin alınlarına sürülmüş bir kara leke gibi her dönemde insanlığın gözüne çarpıp durur.
Yaşanan bazı süreçlerin önemli tarihi bir süreç olduğu, o süreç yaşanırken pek farkına varılmaz. Ama aradan 5-10 yıl geçtikten sonra, yaşanan o sürecin ne kadar önemli ve tarihi bir süreç olduğu anlaşılır.
Mesela Atatürk’ün Samsun’a çıkışı… Mesela Erzurum-Sivas Kongreleri… Daha eskilere gidecek olursak tarihte yaşanan çok önemli olaylar… Önce önemi anlaşılmaz, sonra da asla unutulmaz.
İleride kendi tarihimize ve dünya insanlık tarihine kalın harflerle yazılacak çok önemli ve utanç duyulacak bir süreçten geçiyoruz. Almanya’da Hitler dönemi, Amerika’nın Japonya’ya atom bombası atma döneminden daha korkunç ve daha utanılacak bir süreç! Ne yazık ki son 10 yıldır ülkemizde yaşanmaktadır.
Dolandırıcılık, adaletsizlik, ihanet, işbirlikçilik, vatan satıcılığı, Haçlı işbirliği… Hangi birini sayalım ki! Hepsi birbirinden beter bir utanç listesi!...
Almanya’da asrın dolandırıcılık olayı olarak kayıtlara geçen ve yüzbinlerce gurbetçimizin milyarlarca dolar yardım, kurban ve fitre paraları, Deniz Feneri e.V kurucuları tarafından dolandırıldı. Soruşturmanın ucu geldi ta başbakanlığa dayandı. Tutuklanacağını anlayanlar, hemen yandaş yargı yarattılar. Sanıklar kurtarıldı, asıl suçlular korundu. Ama utanç! Bu milletin tarihine koskoca kara lekeler şeklinde yazıldı.
Dünya tarihine geçecek en büyük adaletsizlikler yine bu dönemde ve ülkemizde yaşanıyor. Başta Ergenekon ve Balyoz tertipleri olmak üzere, dünyanın en adaletsiz, en hukuksuz, en acımasız en kanunsuz ve en vicdansız yargılamalar da bir utanç abidesi olarak bu devirde yükseliyor. Bırakın kendi tarihimizi, dünya tarihinde bile böyle bir olaya rastlamak mümkün değil. Bu konuda ufak bir ayrıntıya aşağıda değineceğiz.
İhanet, vatan satıcılığı, işbirlikçilik, psikopatça yalanlar… konusunda da yine dünyanın en kötü örnekleri bu dönemde ortaya çıkmaya başladı. Başka bir ülkenin BOP eşbaşkanı olmak, vatanın tüm değerlerini pazarlayıp satmak, peşkeş çekmek, yıkmak… Ülkeyi ve milleti parçalamak… Bundan daha büyük işbirliği ve ihanet olur mu?
Haçlı Orduları 1096 yılından beri, sayısız kereler İslam dinine ve ülkelerine saldıragelmişlerdir. En son saldırıyı Atatürk önlemişti. Bu bin yıllık süreçte hiçbir İslam ülkesi, İslam alemine karşı Haçlı Ordularıyla işbirliği yapmamıştı. Yalnız şu son 10 yıl hariç! Haçlı Orduları İslam alemine saldırıyor; “Müslüman” geçinenlerde bu saldırıların öncülüğünü yapıyor. Barzani’ye “Türkiye seninle gurur duyuyor” diyenler de, Müslüman ülkelere yapılan saldırıları hararetle ve bütün güçleriyle destekliyorlar. Hem de Müslümanlık adına!!!
Dünyanın en büyük adaletsizliklerinin yaşandığı Ergenekon davasına yeniden dönelim. Ve bu davada 5 yıldan fazladır tutuklu yargılanan Hikmet Çiçek’in Aydınlık gazetesindeki (1.10.2012)yazısından bir bölüm aktaralım:
“… Tanık ifadeleri alınırken, adı geçen sanıklar, eğer tanık tarafından tanınıyor ise soru sorabiliyor. Aksi taktirde soru soramıyor. Bu hakkını kullanmak isteyen sanıklar “mahkemenin düzenini bozduğu “gerekçesiyle duruşmalara 16 celse katılamıyor. (…) Ergenekon’un 235. duruşmasında yaşananlar, sadece hukukun değil, akıl ve mantığın sınırlarının da aşıldığını gösterdi. Mahkeme başkanı Özese, tutuklu sanıkların hepsinin salondan çıkarılmasını istedi! “kadrolu sanık” Emrah Özdemir dinlenecekti.”
“İyi ama Özdemir zaten salonda değildi! Gizli tanıklara yapıldığı gibi bir başka odada konuşuyor, ses ve görüntü ekrana yansıtılıyordu. Duruşma salonuyla hiçbir bağlantısı yoktu. Bunun bir tek amacı sanıkların, Özdemir’in söyleyeceklerine itiraz etmelerini ve soru sormalarını önlemekti. Sanıklar ile avukatlar arasında hukukun olmazsa olmaz bağlantı koparılıyordu. Bir süre önce “sandalyeleri yargılayan” mahkeme, sandalyelere karşı tanık konuşturuyor.”
Balyoz Kararı ile aslında Ergenekon Davası kararı da verilmiş oldu.
Ergenekon davası, yargılaması ve kararları, dünya hukuk tarihinin gördüğü ve göreceği en utanç verici hukuk garabeti olarak, ne yazık ki tarihimize yazılacaktır.
Bu utançları ülkemizin ve milletimizin alınan sürenler kadar yandaş medya, satılmış ve sürüleştirilmiş seçmen ve Meclisteki muhalefet partileri sorumludur.