DP döneminde büyük mülk sahiplerine önemli ölçüde devlet desteği sağlandı ve kapitalist ilişkilerin gelişmesinin önü böylece hızlı bir şekilde açılmış oldu. Ve böylece Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yeni tarım burjuvazisi siyasette ve ticarette ön plana çıktı. Ağalar partilerde hem yerel hem de genel seçimlerde söz ve insiyatif sahibi oldular böylece ekonomik ve siyasi güç elde etmiş oldular. Buna karşılık köylüler daha da fakirleştirdiler. Kapitalist üretim ilişkilerinin (Tarımda) gelişmesiyle birlikte Doğu ve Güneykdoğu Anadolu köylüsü kendisini kent varoşlarının kucağında buldu.
“Bugün büyük şehirlerin etrafını çevreleyen gecekondu nüfusu ile kırsaldaki Kürt köylülerinin yaşadıkları büyük sefaletin (Yoksulluğun) nedeni tarımda sanayisiz kapitalistleşmedir. Boşaltılan köylere korucular el koydukları için köye dönüşünde yolu kapalıdır.
AİHM’in denetiminden kurtulmak için çıkartılan tazminat yasasıda fiilen işlemiyor. Yurdun çeşitli illerine dağılmış yüzbinlerce Kürt ailesi yokluk ve yoksulluk içinde yazgısıyla başbaşa kaldı diyor T. Ziya Ekinci Radikal 2. 11 Kasım 2007 S:5’te
50 yıldan beri başlayıp ve günümüze kadar hala devam eden göç dalgası ve Doğu’daki sosyo-ekonomik gerilik, işsizlik, açlık, yoksulluk, sahipsizlik, dışlanmışlık, oralara özgü baskı ve umutsuzluk var hızıyla devam etmektedir.
Bugünkü AKP iktidarı da geçmiş dönemlerdeki iktidarlardan farklı bir yol farklı bir yöntem izlemektedir. Doğu’yla ilgili!! O da yatırımları güvenlik amaçlı kullanmaktadır. Toplumsal refah göstergeleri yoksulluğun her geçen yıl daha da artmakta olduğunu göstermektedir.
2006’da Türkiye’de yüzde 12.6 olan tarım dışı işsizlik bölge illerinde yüzde 14.5’tir! Göç nadaniyle Diyarbakır’daki oran yüzde 70’tir. 2006’da Türkiye’de asker ve polis için arılan bütçe payı yüzde 13’iken Doğu’nun 21 bölge ilinde yüzde 29’dur. Tunceli’de ise bu pay yüzde 64’tür!
Yine 21 ilde okur-yazar oranı Türkiye’de ortalamasının yarı yüzeyindedir. Kadınların ülke genelinde okuma-yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 25 iken bölge ilerinde yüzde 55’tir!
AKP, DTP’li belediyeleri başarısız göstermek için yatırım projelerini engelliyor. Diyarbakır Belediyesi’nin AB ülkelerinden sağladığı 15 milyon AVRO kredi ve hibenin kullanılması engellendi. GAP’ın bölge kalkınmasına yaptığı katkı iddiası oldukça yayğın ama GAP büyük köylü yığınlarının kalkınmasına hiçbir katkısı olmamıştır ve sadece sınırlı sayıdaki büyük mülk sahiplerini kalkındırmıştır.
GAP bölgesinde araştırma yapar Şevket Ökten, “Hiç toprağı olmayan aile oranı yüzde 59, 50 dönümden daha az toprağı olanlar yüzde 67’dir. Kiracı ve yarıcı olanların oranı yüzde 47.8’dir. 51-100 dönüm arası toprağı olanlar yüzde 27, 101-200 dönüm arasındakiler yüzde 3.1, 200 dönümden büyük toprağı olanların yüzde 2.5, olduğu saptandı. (...) bu işletme biçimleri sosyal bağımlılığın nedenidir. Bununda bireyselleşme ve remokratikleşmenin önünde ciddi engel oluşturduğu” değerlendirmesini yapıyor. Ve sonuç olarak da “İnsan odaklı bir kalkınma projesi olan GAP’ın hedef kitlesi olması gereken topraksız ve az topraklı köylülerin ve dengesiz mülkiyet dağılımı nedeniyle GAP’tan yararlanmalarının maddeten mümkün olmadığı hükmü çıkartılıyor.
Gene bu proje (GAP Projesi) Kürt köylülerinin ekonomik olarak kalkınmalarını ve toplumsal refah düzeylerini iyileştirici (Geliştirici) bir proje değildir.
Aksine o bölgede hükümranlık süren ve çok azınlık (Bir zümreyi teşkil eden) toprak ağaları ve zengin çiftlik beylerini kalkındırdı ve genel anlamıyla mevcut sistemle bütünleşen paramiliter güçlerin ekmeğine yağ sürüldü!
Peki şimdi (Bundan sonra) yapılması gereken ne olmalıdır! Öncelikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde köylü devrimcilerinin önderliğinde bir (Milli demokratik Devrim) devrim olma olasılığı herşeyden önce bölgedeki üretim ilişkileri ve üretici güçlerin durumu (Yani öbjektif ve de subjektif şartlar nedeniyle) bunu elverişli değildir!
Öyleysem Doğu, Güneydoğu Anadolu bölgesi ve ülke genelinde demokratik halk iktidarına giden yolun önünü açarak (Yani silahlara veda ederek aynı zamanda) başta kurt demokratları, Kürt devrimcileri, Kürt Marksistleri ve Kürt komünistleri ve her iki ülke halkları kardeşliğini ön plana çıkartarak demokratik halk iktidarına giden yolun önünü birlikte açarak (Irkçılığa, şövenizme, terörizme prim vermeden) ezen ulus devrimci demokrat, marksist ve komünistleriyle birlikte; birlik ve dayanışmayı ön plana çıkartarak başta emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı mücadelede tek vücut, tek yürek olmaktan başka bir seçeneğin olmadığıdır!
Zaten bundan başka yoksulluktan kurtulmanın demokrasi ve barış içinde birarada yaşayarak (sosyalizmi inşaa etmenin) başka bir altarnatifinde olmadığını zannetmiyorum.
Bağımsızlığın olmadığı demokrasinin yeteri kadar gelişmediği bir ülkede hiç bir sorunun çözüme kavuşturulması mümkün olamaz.
Kaynak; AKP’nin Doğu kalkınması aldatmacası. T. Ziya Ekinci. Radikal 2. 11 Kasım 2007. S:5.